Amma Zat-ı Akdes ise, zatı ile sıfatı ve esması arasında lüzum-u beyyin
(1) Bu kelime ve müteakib cümleler, mantıkî ıstılahlar olduğundan izah ile yazılsaydı uzayacaktı. (Mütercim)
olduğu için, bütün sıfat ve esmasına dahi delâlet ediyor.
Ve keza lafza-i celal, uluhiyeti müstelzim olduğundan, onun ism-i alemîsi olan Allah lafzı, bütün sair sıfatlarına da delâlet-i iltizamiye ile delâlet etmektedir.
Ve keza nefyin siyakında isti’mal edilen
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
daki ‘ilah’ lafzı da onun gibidir.
Bunu bildikten sonra, şunu da bil ki:
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
kelime-i tevhidiyesi, esma-i hüsna adedince tevhidleri ve tevhidin ahkâmını tazammun etmektedir. Binaenaleyh şu tek kelâm, binler kelâmları da içine almaktadır. Hem de tazammun ettiği bütün o kelâmlar, herbirisi bu kelâm gibi, nefy ve isbattan mürekkebdirler. Nefy ise, istiğrak-ı ferdî cihetiyle tek tek bütün ferdlere müteveccih olduğundan, mantıktaki kaide-i mukarrere ile, isbatta başkalar ve gayriden edilen umum nefiylerin mecmuu kadar isbatlar hasıl olmuş olur.
Buna göre, âdeta
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
denince o nefiyden
لَا خَالِقَ وَلَا رَازِقَ وَلَا قَيُّومَ وَلَا مَالِكَ وَلَا فَاطِرَ وَلَا قَهَّارَ اِلَّا اللّٰهُ
denmiş gibi beraber isbat edilir ve hakeza!.. Demek
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
kelâmı, zâkir-i müterakki için, bütün etvar ve meratibde onun umum mertebeleri ve hallerine göre inbisat etmesi mümkün olur. Ve o zaman bu kelâm-ı tevhidiye-i kudsiyenin tekrarı, te’sis için te’kid hükmünü alır.
***
____________________________________
(1) Bu kelime ve müteakib cümleler, mantıkî ıstılahlar olduğundan izah ile yazılsaydı uzayacaktı. (Mütercim)
olduğu için, bütün sıfat ve esmasına dahi delâlet ediyor.
Ve keza lafza-i celal, uluhiyeti müstelzim olduğundan, onun ism-i alemîsi olan Allah lafzı, bütün sair sıfatlarına da delâlet-i iltizamiye ile delâlet etmektedir.
Ve keza nefyin siyakında isti’mal edilen
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
daki ‘ilah’ lafzı da onun gibidir.
Bunu bildikten sonra, şunu da bil ki:
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
kelime-i tevhidiyesi, esma-i hüsna adedince tevhidleri ve tevhidin ahkâmını tazammun etmektedir. Binaenaleyh şu tek kelâm, binler kelâmları da içine almaktadır. Hem de tazammun ettiği bütün o kelâmlar, herbirisi bu kelâm gibi, nefy ve isbattan mürekkebdirler. Nefy ise, istiğrak-ı ferdî cihetiyle tek tek bütün ferdlere müteveccih olduğundan, mantıktaki kaide-i mukarrere ile, isbatta başkalar ve gayriden edilen umum nefiylerin mecmuu kadar isbatlar hasıl olmuş olur.
Buna göre, âdeta
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
denince o nefiyden
لَا خَالِقَ وَلَا رَازِقَ وَلَا قَيُّومَ وَلَا مَالِكَ وَلَا فَاطِرَ وَلَا قَهَّارَ اِلَّا اللّٰهُ
denmiş gibi beraber isbat edilir ve hakeza!.. Demek
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
kelâmı, zâkir-i müterakki için, bütün etvar ve meratibde onun umum mertebeleri ve hallerine göre inbisat etmesi mümkün olur. Ve o zaman bu kelâm-ı tevhidiye-i kudsiyenin tekrarı, te’sis için te’kid hükmünü alır.
____________________________________
Yükleniyor...