İşte bu adamın kalb, ruh ve letaifleri bu dehşetli vaziyetten gizli feryad ü figan ettikleri halde, onun nefs-i emmaresi ise, güya hiç bir şey yokmuş gibi tegafül ile tecahül edip bir mugalata ile kendini bir bostan içinde zannetti.
Evet,
اَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِي بِي
hadîsinin sırrıyla; öyle zannettiği için, böyle muamele görmüştür. Bu dehşetli ehval ortasında ebedî kalmaya mahkum olarak ne ölüyor ki kurtulsun, ne de yaşıyor. Zira bu miskin adam, su-i fehm ve kötü hasletiyle, şu umûr-u mutalsıma içinde tesadüfün imkânı olmadığını düşünemiyor. Biz de şu meş’umu kendi azabı içinde bırakıp, dönelim; ve bahtiyar ve meymenetli kardeşin arkasından gidip takib edelim:
İşte şu bahtiyar adam gidiyor, fakat güzel ahlâkından neş’et eden hüsn-ü zannıyla kendi kendine ünsiyet ederek gidiyor. Bak bu adam hüsn-ü nazarıyla ve güzel fikriyle öteki kardeşinin istifade edemediği şeylerden nasıl istifade ediyor gör.
Evet, bu güzel huylu kardeş, yolunda giderken bir bostana rast geliyor. İçinde enva-i türlü meyveler ve çiçeklerle beraber, bazı köşelerinde kokuşmuş bazı maddeler ve lâşeler de var. Fakat bu zat, “Herşeyin iyisine bak!” kaidesiyle iyi şeylerden iyice istifade ederek güzelce tenezzüh etti. Öteki kardeşi gibi mülevves şeylerle hiç meşgul olmadı. Sonra çıkıp gitti. Gide gide, bu da hâlî bir sahraya girdi. Birden hücum eden bir arslanın sesini işitti. Korktu, fakat kardeşinin korkusundan yüz derece hafif… Zira düşündü ki, bu arslan, elbette bu sahra sultanının bir memuru olmak ihtimali vardır. Fakat yine de kaçtı. Bu dahi altmış arşın derinliğinde bir kuyuya rast gelip kendini içine attı. Kuyunun ortasında göğermiş olan iki köklü bir ağaca elleri yapışıp havada muallak kaldı. Baktı ki, iki fare o iki köke musallat olmuş, kesiyorlar. Yukarıya baktı ki arslan; aşağıya baktı, gördü ki büyük bir ejderha. Kuyu ağzı gibi geniş olan ağzı, ayağına takarrüb etmiş. Bu dahi korku ve dehşet aldı. Lâkin kardeşinin dehşetinden çok derece hafif… Zira hüsn-ü zannıyla ve güzel fikriyle; bu acib işlerin birbirine bakmalarından, elbette içinde bir tılsım vardır. Hem bu işler; kendisini mürakabe eden bir hâkimin emrindedirler ve o hâkim, beni tecrübe ediyor diye düşündü.
Evet,
اَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِي بِي
hadîsinin sırrıyla; öyle zannettiği için, böyle muamele görmüştür. Bu dehşetli ehval ortasında ebedî kalmaya mahkum olarak ne ölüyor ki kurtulsun, ne de yaşıyor. Zira bu miskin adam, su-i fehm ve kötü hasletiyle, şu umûr-u mutalsıma içinde tesadüfün imkânı olmadığını düşünemiyor. Biz de şu meş’umu kendi azabı içinde bırakıp, dönelim; ve bahtiyar ve meymenetli kardeşin arkasından gidip takib edelim:
İşte şu bahtiyar adam gidiyor, fakat güzel ahlâkından neş’et eden hüsn-ü zannıyla kendi kendine ünsiyet ederek gidiyor. Bak bu adam hüsn-ü nazarıyla ve güzel fikriyle öteki kardeşinin istifade edemediği şeylerden nasıl istifade ediyor gör.
Evet, bu güzel huylu kardeş, yolunda giderken bir bostana rast geliyor. İçinde enva-i türlü meyveler ve çiçeklerle beraber, bazı köşelerinde kokuşmuş bazı maddeler ve lâşeler de var. Fakat bu zat, “Herşeyin iyisine bak!” kaidesiyle iyi şeylerden iyice istifade ederek güzelce tenezzüh etti. Öteki kardeşi gibi mülevves şeylerle hiç meşgul olmadı. Sonra çıkıp gitti. Gide gide, bu da hâlî bir sahraya girdi. Birden hücum eden bir arslanın sesini işitti. Korktu, fakat kardeşinin korkusundan yüz derece hafif… Zira düşündü ki, bu arslan, elbette bu sahra sultanının bir memuru olmak ihtimali vardır. Fakat yine de kaçtı. Bu dahi altmış arşın derinliğinde bir kuyuya rast gelip kendini içine attı. Kuyunun ortasında göğermiş olan iki köklü bir ağaca elleri yapışıp havada muallak kaldı. Baktı ki, iki fare o iki köke musallat olmuş, kesiyorlar. Yukarıya baktı ki arslan; aşağıya baktı, gördü ki büyük bir ejderha. Kuyu ağzı gibi geniş olan ağzı, ayağına takarrüb etmiş. Bu dahi korku ve dehşet aldı. Lâkin kardeşinin dehşetinden çok derece hafif… Zira hüsn-ü zannıyla ve güzel fikriyle; bu acib işlerin birbirine bakmalarından, elbette içinde bir tılsım vardır. Hem bu işler; kendisini mürakabe eden bir hâkimin emrindedirler ve o hâkim, beni tecrübe ediyor diye düşündü.
Yükleniyor...