Kezalik eşyanın teceddüd-ü emsal içindeki fena ve mevtleri dahi; Mübdi’, Muîd, Vâris ve Bâis bir zatın bekasına zâhir bir bürhan-ı neyyirdir. Hem şerik ve nazîri olmadığına vazıh bir delildir. Yani eşyada halk ve icad cihetinden hiçbir şeyin bir zerre hisseyede sahib olmadığına; ve aynı zamanda eşyada, kendilerinin ellerini tesir-i hakikiden kesen hüccet-i katıadır.
Elhasıl: Hayat
لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ وَحْدَهُ
der, esbabı reddeder. Mevt ise
لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَلَا شَرِيكَ لَهُ
der, hiçbir şeye te’sir-i hakikî vermez, tardeder.
***
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Hayat-ı insaniyenin vazifelerinden birisi budur ki: Zevi-l hayatın Vâhib-ül Hayat’a olan tahiyyatlarını müşahede edip gördükten sonra, onların üstünde şehadet getirmektir. Yani umum mevcudatın kendi seyyid ve mevlâları yanında ilan ile takdim ettikleri ibadetlere şahid olup, hepsinin mümessili imiş gibi müşâhede ederek, ilan etmektir. Ve her hepsinin lisanlarının, diğer umumun şehadetlerini bildirmektir.
***
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Hem Kur’an, hem kendisine Kur’an’ın nüzul ettiği Zat (A.S.M.), çok büyük mes’elelerden bahsetmekte ve çok cesim hakikatları isbat etmekte ve gayet geniş esasları bina etmektedirler.
İşte kendisine nisbeten
مَنْ يَطْوِي السَّمَاءَ كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ
وَ الْاَرْضُ قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ر وَمَا اَمْرُ السَّاعَةِ اِلَّا كَلَمْحِ الْبَصَرِ
Elhasıl: Hayat
لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ وَحْدَهُ
der, esbabı reddeder. Mevt ise
لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَلَا شَرِيكَ لَهُ
der, hiçbir şeye te’sir-i hakikî vermez, tardeder.
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Hayat-ı insaniyenin vazifelerinden birisi budur ki: Zevi-l hayatın Vâhib-ül Hayat’a olan tahiyyatlarını müşahede edip gördükten sonra, onların üstünde şehadet getirmektir. Yani umum mevcudatın kendi seyyid ve mevlâları yanında ilan ile takdim ettikleri ibadetlere şahid olup, hepsinin mümessili imiş gibi müşâhede ederek, ilan etmektir. Ve her hepsinin lisanlarının, diğer umumun şehadetlerini bildirmektir.
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Hem Kur’an, hem kendisine Kur’an’ın nüzul ettiği Zat (A.S.M.), çok büyük mes’elelerden bahsetmekte ve çok cesim hakikatları isbat etmekte ve gayet geniş esasları bina etmektedirler.
İşte kendisine nisbeten
مَنْ يَطْوِي السَّمَاءَ كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ
وَ الْاَرْضُ قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ر وَمَا اَمْرُ السَّاعَةِ اِلَّا كَلَمْحِ الْبَصَرِ
Yükleniyor...