Amma eşya vücuda geldikten sonra yazıldığının delili ise, budur ki; kitab-ı âlemden ağaç ve çiçeklerin sahaif-i a’mallerinin tayyedilmiş nümuneleri gibi olan bütün meyve ve semereler; asıllarının yerin içinde defnedilip, baharda haşredildikleri vakit, o asılların başlarına gelmiş etvarı, (hayat tarihçelerini) herkesin başı üstünde neşretmeleridir.
Hem bir delili de; bir hardele küçüklüğünde, (beşerin kafasının) bir yerinde yerleştirilmiş insanın kuvve-i hâfızasıdır ki, yed-i kudret onu, kader kalemiyle insanın sahife-i a’malinden istinsah ederek, bir senedi gibi insanın eline vermiştir. Tâ ki insan, muhasebe vaktinde onunla sahife-i a’malini hatırlasın. Hem tâ mutmain olsun ki; şu fena ve zevalin hercümerci arkasında beka için çok aynalar vardır, Cenab-ı Kadir-i Hakîm, zaillerin hüviyetlerini onlarda tersim ediyor. Hem pek çok levhalar vardır, Cenab-ı Hafîz-i Alîm, fanilerin meanilerini onlarda yazmaktadır.
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Elimizdeki saatin (iç kısmı,) âlât ve çarkların tezelzül ve ızdırabları cihetiyle nasılki gayr-ı sabittir, öyle de; bir saat-i kübra olan dünya dahi, zâhirî sabitiyeti içinde gayr-ı sabit ve lerzedardır.
Evet dünyaya zaman girmesiyle, gece ve gündüz, o saat-i kübranın saniyelerini sayan iki mil hükmündedir. Seneler ise, dakikaları sayan bir ibre, asırlar dahi saatleri sayan birer iğnedirler.
Hem dünyaya mekân dercedilmesiyle, cevv-i hava sür’at-i tagayyür ve tahavvül ve tezelzülüyle ayrı bir tarzda saniyelerin ibresi hükmündedir. Küre-i arz dahi nebatat ve hayvanatın mevt ve hayatları
Yükleniyor...