recmedebilen melaikelerin itaat ettikleri bir Sultan-ı Zülcelal’e nasıl isyan edebiliyorsunuz? Ve nasıl bir sultanın memleketinde isyana cesaret edebiliyorsunuz ki, onun askerlerinden öyleleri vardır ki; sen kendi cevizini veya gülleni çevirip attığın gibi, düşmanların yüzüne arzınız büyüklüğündeki yıldızları yağdırabilecek kuvvet ve kudrettedir.”

Yedinci Basamak: Yıldızların melek ve semek gibi nihayet derecede küçük ferdleri olduğu gibi, gayet büyük ferdleri dahi vardır.

Evet sema yüzünde her parlayan şey yıldızdır. İşte bu neviden bir kısmı; cevahirler, semereler veya balıklar gibi nazenin sema yüzünün zinetleridirler. Diğer bir kısmı ise, şeytanları tardetmek için atılan mancınıklar ki, onlarla şeytanlar recmedilirler. Veyahut âsilerin ihtilatından hoşlanmayan müteyakkız ve muti’ cünudullahtan nöbettarların bulunduğuna işarettir. Yahut da, mübareze kanunu en geniş dairelerde de cereyan ettiğine bir remizdir.

وَ لِلّٰهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُ وَالْحِكْمَةُ الْقَاطِعَةُ

***


اِعْلَمْ

Ey kardeş bil ki! Eşya vücuda gelmezden evvel ve vücuda geldikten sonra yazılı bulunduğuna sarahatle delâlet eden,

وَلَا رَطْبٍ وَلَا

يَابِسٍ اِلَّا فِي كِتَابٍ مُبِينٍ

gibi pek çok âyât-ı Kur’aniye vardır. Ve Kur’anın bu âyetlerini tasdik edip imza basan, kâinat kitabının manzum mektubatı ve mevzun âyâtıdır. Lasiyyema nizam, mizan, intizam, tasvir, tezyin ve imtiyaz âyetleri, gayet vâzıh bir şekilde bunu isbat ederler.

Amma eşyanın, vücudundan evvel yazılı bulunduğuna delil ise, bütün asıllar ve tohumlar ve umum mikdarlar ve suretlerdir. Evet tohumlar ve çekirdekler, birer latif sandukçadır ki, kaderin manen tersim ettiği bir fihriste onda yerleştirilmiş, kudret de o hendese-i kaderiye üzerine zerratı istihdam edip eşyayı bina eder, yapar.

Yükleniyor...