İşte bundan dolayıdır ki; bazı feylesoflar, esbaba te’sir, tabiat ve tesadüfe icad vermeye, haşr-i cismanîyi inkâr ve nefy, ruhlara kıdem (kadimlik) vermeye ve daha bunlara benzer enva-i dalaletlere girmeye muztar kalmışlardır.
قَاتَلَهُمُ اللّٰهُ اَنَّي يُوءْفَكُونَ
Allah, o müfteri yalancıları kahretsin ki, şeytanlar, o enenin gaga, diş ve pençesiyle bunları yakalayıp dalalet derelerine yuvarlamıştır. Demek âlem-i asgarda ene, büyük âlemdeki tabiat gibidir; ikisi de tağutlardandır.
فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوةِ وَيُوءْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ
بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَيلَا انْفِصَامَ لَهَا وَاللّٰهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Hasenatın hayatı niyet iledir. (Yani livechillah olan niyet iledir.) Onların fesadı ise ucub, riya ve gösteriş iledir.
Hem vicdaniyatın bizzat meş’ur olan ahvalinin damarı niyet ile ve ikinci bir şuur ile inkıta’a uğrar. Şu halde amellerin hayatı niyet olduğu
Yükleniyor...