اِعْلَمْ

Ey kardeş bil ki! Mahlukatın en zalimi insandır. Evet onun eşedd-i zulmünden şu tek birisine bak ki; kendi nefsine şedid muhabbetinden dolayı; onun nefsine ve zatına hizmetleri mikdarından başka eşyaya bir kıymet vermiyor. Ve ancak insana menfaatleri mikyasıyla faide ve semerelerine bakıyor. Ve hayatta ille-i gaiye yalnız bu hayat olduğunu zannediyor. Kellâ!. Evet her zîhayatın vücudunda akılların seziş ve kavrayışından çok dakik, Hâlıkın bir çok hikmetleri vardır.

Öyle ise, neden caiz olmasın ki; şu kısa ömürlü hayvanat ve bu çabuk zeval bulan hayvancıklar, âlem-i misal ve Berzah ve Melekûtun garaib-i ahvaline mebadiler, mistarlar, bilançolar ve esaslar ve çekirdekler olsun. Hem âlem-i gaybdaki tasarrufat-ı kudret-i Rabbaniye için birer tecelliyat-ı seyyale veya birer tereşşuhat ve semerat olsunlar!..



اِعْلَمْ

Ey kardeş bil ki; gözün görmesi, nasılki yalnız onun yanında malûm, belki gözü önünde mevcud şeylere inhisar ediyor. Öyle de, nefs-i emmare dahi bir şeyi görmediği zaman, ister ebdehi-l bedihiyat olsun vücudunu inkâr ediyor.

***


اِعْلَمْ

Ey kardeş bil ki! Cenab-ı Hak Teâlâ, kemal-i kudretiyle kâinatın bütün zerratını şeriat-ı fıtriye ve evamir-i tekviniyesine birer emirber nefer yapmıştır. İşte bu sırdandır ki; meselâ bir sineğe emr-i tekvinîsiyle “Bu şekil ile ol, vücuda gel!” dediği gibi, aynı o sühuletle umum hayvanata da birden “Şu sıfatlar ve bu şekiller ve şu ömürler ile tekevvün ediniz, meydana çıkınız!” der demez, ‘iradenin ayn-ı kudret gibi hükmüyle’ derakab emrolunduğu gibi külfetsiz olarak oluverip meydana çıkarlar.

***


Yükleniyor...