¬v[¬&ÅI7! ¬w´W²&ÅI7! ¬yÁV7! ¬v²K¬"

Ey mülk onun, hamd onun olan Allah! Seyyid-ül Beşer olan Hazret-i Muhammed’e (A.S.M.) salât ü selâm indir. O Seyyid-ül Beşer ki, sen ona

يَا اَيُّهَا النَّبِيّ

diye hitab ettin, o da

لَبَّيْكَ

diye cevab verdi. Öyle bir cevab ki, aks-i sadası Arafat’tan tâ ulvi semavat melaikelerine kadar işittirildi.

Sonra Zat-ı Uluhiyet’in ona “Ya Muhammed (A.S.M.)! Tebşir ve inzar eyle!” diye emrettin. O da

يَا اَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمْ

“Ey insanlar! Rabbinize ibadet ediniz.” diye insanlara nida etti. Öyle bir nida ki, zamanın bütün edvarına ve dünyanın bütün aktarına işittirildi.

Evet o zat (A.S.M.), müşahid tavrıyla beşîr ve nezîr olduğundan bütün a’sar ve aktarın arkasına dizilmiş bütün ebna-i beşer taifelerine nida ederek, onları işhad etmektedir. Zira o zat (A.S.M.), hidayet-efşan sesini en yüksek bir sada ile ve bütün kuvvetiyle işittiriyor. Evet aks-i sadasını biz de işitiyoruz. Çünkü dünya, Kur’anın zemzeme-i hidayetiyle dolmuştur. Hem bütün kuvvetiyle nida ediyor. Zira onun nidası zemin yüzünün yarısını istila etmiştir. Hem bütün ciddiyetiyle davet ediyor. Çünkü onun tarih-i hayatı buna şahiddir. Hem bütün vüsukuyla iman etmiştir. Evet, onun dünyadaki zühdü ve faniyata adem-i tenezzülü buna şahiddir. Hem o zatın kuvvetli desatir ve temel kanunlarının şehadetiyle nihayet derece itminanını gösterir. Ve kemal-i imanına şahid ise, o zatın (A.S.M.) mahlukatın en âbidi ve en müttakisi olduğudur.

***


اِعْلَمْ يَ اَيَّتُهَ النَّفْسُ الْجَاهِلَةُ

Bil ey câhile nefis! Cenab-ı Hakk’ın nur-u marifetine bakan açık kapılar, âlemin tabakat ve sahaifi kadardırlar. Hattâ belki mevcudat-ı âlemin mütesaid ve mütenazil olan

Yükleniyor...