MUKADDİME
Malûm olsun ki: Şu “Zerre” Risalesi, benim riyakâr nefs-i emmarem ile olan mübarezede ânî cevablar ve def’î müdafaalardır. Hem ‘Katre’ risalesinde olduğu gibi, ona atılan şeraratdan bir yaylım ateşidir. Zannederim ki, ben onun neşrinde me’zunum. Zira her bir remzin mualecesine tâ yazılmayıncaya kadar ihtiyaç hasıl oluyordu. Vakta ki kuvveden fiile çıktı, yani kağıt üzerine nakşoldu, o ihtiyaç zail oluyordu. Fakat bu defa tab’edilip neşredilmeyinceye dek münakaşaya bir nevi meyil baki kaldı. Vakta ki, tab’ ile neşre başladı; o da zail olup kalb mutmain oldu. Bu hal ise gösteriyor ki; bu risale yalnız benim için değil, başkaların da hissesi içinde vardır. İşte bunun için ben, onun neşrine cesaret ediyorum.. Belki –inşâallah- bazı insanlara menfaat vermesi mümkin olabilir. Hem içindeki remizlerin mütenevvi’ olmalarıyla, mümkündür ki, çokları istifade edebilsin.
مَا لَا يُدْرَكُ كُلُّهُ لَا يُتْرَكُ كُلُّهُ
sırrınca hepsi anlaşılmazsa, hepsini bırakmak kâr-ı akıl değildir.
İşte buna göre, ben de terk-i tasannu’ için, o hatıratı, kalbe ilk hutur ettiği surette olduğu gibi bırakıyorum.
وَ مِنَ اللّٰهِ التَّوْفِيقُ وَ الْهِدَايَةُ
Said-i Nursî
Malûm olsun ki: Şu “Zerre” Risalesi, benim riyakâr nefs-i emmarem ile olan mübarezede ânî cevablar ve def’î müdafaalardır. Hem ‘Katre’ risalesinde olduğu gibi, ona atılan şeraratdan bir yaylım ateşidir. Zannederim ki, ben onun neşrinde me’zunum. Zira her bir remzin mualecesine tâ yazılmayıncaya kadar ihtiyaç hasıl oluyordu. Vakta ki kuvveden fiile çıktı, yani kağıt üzerine nakşoldu, o ihtiyaç zail oluyordu. Fakat bu defa tab’edilip neşredilmeyinceye dek münakaşaya bir nevi meyil baki kaldı. Vakta ki, tab’ ile neşre başladı; o da zail olup kalb mutmain oldu. Bu hal ise gösteriyor ki; bu risale yalnız benim için değil, başkaların da hissesi içinde vardır. İşte bunun için ben, onun neşrine cesaret ediyorum.. Belki –inşâallah- bazı insanlara menfaat vermesi mümkin olabilir. Hem içindeki remizlerin mütenevvi’ olmalarıyla, mümkündür ki, çokları istifade edebilsin.
مَا لَا يُدْرَكُ كُلُّهُ لَا يُتْرَكُ كُلُّهُ
sırrınca hepsi anlaşılmazsa, hepsini bırakmak kâr-ı akıl değildir.
İşte buna göre, ben de terk-i tasannu’ için, o hatıratı, kalbe ilk hutur ettiği surette olduğu gibi bırakıyorum.
وَ مِنَ اللّٰهِ التَّوْفِيقُ وَ الْهِدَايَةُ
Said-i Nursî
Yükleniyor...