Ve bütün Enbiyaya reis olup, onun dini, dinlerinin esaslarını cami’ olduğu için, onları tezkiye ve tasdik ediyor. Ve bütün Evliyaya seyyid olup, risaletinin güneşiyle onları terbiye ve irşad ediyor. Hem enbiya, ahyar, sıddîkîn ve ebrardan mürekkeb bir halka-i zikrin dairesinde bir kutubdur ki, onun tekrar ettiği aynı kelimede ittifak ederek, onlar da hep beraber onu söylüyorlar. Ve öyle nuranî bir şeceredir ki, semavî esasat ile hayattar ve metin olan kök ve damarları, Enbiya (Aleyhimüssalatü Vesselâm)’dırlar. Ve dalları ise, maarif-i ilhamiye ile yeşillenen ve tazelenen ve nuranî ve latif meyveler veren Evliyadırlar.

Demek bu zatın iddia ettiği hiçbir dava yoktur ki, mu’cizatlarına istinad eden bütün enbiya şehadet ve kerametlerine itimad eden bütün evliya tasdik etmesin. Öyle anlaşılıyorrki, bu zatın bütün davaları üzerinde bütün kâmilîn-i nev’-i beşerin imzaları vardır. Zira görüyorsun ki bu zat,

لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ

diyor ve tevhidi iddia ediyor. Eğer mazi ve müstakbelde saf bağlamış olan mezkûr o iki saf-ı nuranîyi dinleyebilsek, yani, nev’-i beşerin güneşleri, yıldızları olan bütün kâmil insanların, iki saf halinde aynı kelime-i tevhidin zikri dairesinde oturup, meslekleri birbirine muhalif ve meşrebleri birbirine mübayin olduğu halde, aynı kelime üzerinde ittifak edip onu tekrar ettiklerini işiteceksin. Adeta bütün onlar hep beraber, icma’ ile Zat-ı Ahmediye’ye

صَدَقْتَ وَبِالْحَقِّ نَطَقْتَ

diyorlar. İşte acaba hangi vehmin haddi vardır ki, mu’cizat ve keramat ile tezkiye edilmiş, hadsiz şahidlerin şehadetleriyle müeyyed bir davaya red parmağını uzatabilsin.

Üçüncü Reşha: Bil ki, tevhide delil olup nev-i beşeri ona irşad edip yol gösteren şu bürhan-ı nuranî, nasılki iki cenahında bulunan nübüvvet ve velayetin icma’ ve tevatürleriyle teeyyüd ediyor. Öyle de Tevrat, İncil, Zebur ve eski suhufların yüzlerce beşaretli işaretleri dahi onu tasdik ediyor. Ve keza binlerce irhasatın meşhur ve pek çok remizleri dahi onu tasdik ediyor. Ve keza tevatürle menkul kâhinlerin bir çok şehadetleri de onu tasdik ediyor. Ve keza hâtiflerin şüyu’ bulmuş müteaddid beşaretleri dahi onu tasdik ediyor. Ve keza şakk-ı Kamer ve parmaklarından kevser gibi suyun nebeanı ve ağaçları çağırdığı zaman yanına gelmeleri ve yağmur için dua ettiği aynı anda yağmurun gelmesi

Yükleniyor...