etmesinin geniş ve ebedî in’amat dairesine bak. Sonra ve sonra.. ve hakeza!..
İşte madem öyledir. Ni’mete bakarken, sakın gaflet ile in’amı düşünmeden bakma! Tâ ki, ağlamakla teşeffi etmeye muhtaç olmayasın. Belki nimetten in’ama ve in’amın devamına ve in’amdan da mün’ime ve onun feyzinin genişliğine ve rahmetinin kemaline bak, şükrederek gül.. ve onun fazlıyla ferahlan ve mes’ud ol!..
Hem ey miskin, daha sen ne zamana kadar zail bir cemalin firakından mahzun kalarak gözlerin yaş akıtıp kalbin titreyecek!. Ey biçare dön, kendine gel. Ezelî, ebedî, sermedî, Kayyum-u Baki, hudûs ve zevalden mukaddes ve tebeddül ve tagayyürden münezzeh olan Zat-ı Zülcelal-i Vel-ikram’ın envar-ı cemalinin mazharları, aynaları, ma’kesleri ve mecraları hükmünde olan devair-i mütedahile-i muhitaların kesret ve vüs’atine bak!.. Tâ ki, senin meftun olduğun ve muhabbetiyle sersem olduğun şeyleri; teceddüd-ü emsal ve teradüf-ü eşkalleriyle, ayrı ayrı lezzetleri sana tattırsınlar da, Firak elemlerini de unuttursunlar.
Evet o dairelerin küçüklük ve büyüklükte tefavütleri, bir kısmı senin yüzüğünün hatemi kadar küçük olduğu halde, bir kısmı ise daire-i kehkeşandan daha büyüktürler. Hem zeval ve beka noktasında bir kısmı bir an veya bir dakikada zeval bulanı olduğu gibi, bir kısmı da dehirler ve ebedler kadar uzundur. Öyle ise aynanın içinde tecelli edip parlayan şeyi, aynanın malı olarak zannetme ki, aynanın ölümü veya kırılmasıyla içindekine ağlamayasın.
Şimdi gel! Başını, kalbinin dürbünü tarafına eğerek dünyadan çevir, tâ ki, tecellidar Şems-i Cemal’i göresin.. ve tâ bilesin ki; bütün aynalarda gördüklerin ve sevdiklerin ne varsa, ancak O’nun birer âyeti ve alâmetidir.
Evet, gökyüzünü misbahlarla, yeryüzünü çiçeklerle tezyin etmek, elbette onun ayat-ı cemalindendir. Hem insanı ahsen-i takvim üzere yaratmak ve âlem kitabını en bedi’ bir surette nakşetmek elbette onun ayat-ı hüsnündendir. Hem kendi cemal- i mücerredinin envarıyla, enbiyanın ervahını işrak, evliyanın esrarını tenvir ve âriflerin kalblerini tezyin etmek, yine ancak O’nun beha ve ihsanının ayatındandır. (C.C.)
***
İşte madem öyledir. Ni’mete bakarken, sakın gaflet ile in’amı düşünmeden bakma! Tâ ki, ağlamakla teşeffi etmeye muhtaç olmayasın. Belki nimetten in’ama ve in’amın devamına ve in’amdan da mün’ime ve onun feyzinin genişliğine ve rahmetinin kemaline bak, şükrederek gül.. ve onun fazlıyla ferahlan ve mes’ud ol!..
Hem ey miskin, daha sen ne zamana kadar zail bir cemalin firakından mahzun kalarak gözlerin yaş akıtıp kalbin titreyecek!. Ey biçare dön, kendine gel. Ezelî, ebedî, sermedî, Kayyum-u Baki, hudûs ve zevalden mukaddes ve tebeddül ve tagayyürden münezzeh olan Zat-ı Zülcelal-i Vel-ikram’ın envar-ı cemalinin mazharları, aynaları, ma’kesleri ve mecraları hükmünde olan devair-i mütedahile-i muhitaların kesret ve vüs’atine bak!.. Tâ ki, senin meftun olduğun ve muhabbetiyle sersem olduğun şeyleri; teceddüd-ü emsal ve teradüf-ü eşkalleriyle, ayrı ayrı lezzetleri sana tattırsınlar da, Firak elemlerini de unuttursunlar.
Evet o dairelerin küçüklük ve büyüklükte tefavütleri, bir kısmı senin yüzüğünün hatemi kadar küçük olduğu halde, bir kısmı ise daire-i kehkeşandan daha büyüktürler. Hem zeval ve beka noktasında bir kısmı bir an veya bir dakikada zeval bulanı olduğu gibi, bir kısmı da dehirler ve ebedler kadar uzundur. Öyle ise aynanın içinde tecelli edip parlayan şeyi, aynanın malı olarak zannetme ki, aynanın ölümü veya kırılmasıyla içindekine ağlamayasın.
Şimdi gel! Başını, kalbinin dürbünü tarafına eğerek dünyadan çevir, tâ ki, tecellidar Şems-i Cemal’i göresin.. ve tâ bilesin ki; bütün aynalarda gördüklerin ve sevdiklerin ne varsa, ancak O’nun birer âyeti ve alâmetidir.
Evet, gökyüzünü misbahlarla, yeryüzünü çiçeklerle tezyin etmek, elbette onun ayat-ı cemalindendir. Hem insanı ahsen-i takvim üzere yaratmak ve âlem kitabını en bedi’ bir surette nakşetmek elbette onun ayat-ı hüsnündendir. Hem kendi cemal- i mücerredinin envarıyla, enbiyanın ervahını işrak, evliyanın esrarını tenvir ve âriflerin kalblerini tezyin etmek, yine ancak O’nun beha ve ihsanının ayatındandır. (C.C.)
Yükleniyor...