yüzünde ve dalgalarının yanağında ve katrelerin gözbebeklerinde görünen o timsalcikler, öyle bir güneşin envarının müteceddid cilveleridir ki, onun meraya-yı tecelliyatının zeval bulmasıyla; kendisine de zeval rüzgârlarının dokunmasından münezzeh olduğunu düşünebilsin de: Şu görünen firak ve zevallerin kendileri dahi, elem verici birer zeval ve elîm birer firak olmadığını anlasın. Evet o daimî olan cemal; mehasin ve cilveleriyle birlikte, kendi şuûnunun teceddüdü ve aynalarının taaddüdü içinde kemal-i haşmetiyle sabit ve daimîdir. Fakat onun ayna ve mezahirleri ise, vazifelerini yerine getirmek için, oynaya oynaya meydana çıkar, vazifesi tamam olup bitince de, güle güle perde-i hafada kaybolurlar.

İşte aynen bu temsil gibi, sen dahi ey biçare! dünya denizinin sahilinde oturup, zîcemal ve zîhüsün olan ehl-i kemalin ufûllerine, hem ni’met semeratının vakt-i muayyenesi gelince de zevale ermelerine müteellimane ağlıyorsun. Gafletle zu’mediyorsun ki; o cemaller, o zîcemallerin kendi mülkü ve o semereler de ağacının malı imişde, tesadüfün fırtınaları gelmiş, mülk ve mallarını onlardan gasbederek ademlerin zulümatına atmaktadır. Yahu, hiç düşünmüyor musun ki; senin meftun ve mübtela olduğun şeyin yüzünü nur-u hüsün ile güzelleştiren zat odur ki, bütün kâinat bostanlarındaki çiçekleri nurlandırmış ve bütün âşık bülbüllerin kalblerini onlara karşı şevke getirmiştir.

Evet ey miskin-i biçare! Daha sen, ne zamana kadar kendi elindeki semerenin zevaline ağlayacaksın!. Gözünü aç .

فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوَي

olan zatın, o semerenin ağacını ibkasındaki nimetlerinin tevatür ve devamına bak. Sonra şayet o ağaç akamete uğrarsa, küre-i arzın aktarındaki, onun emsaline nazar et de, O zatın çok vâsi’ olan daire-i in’amatını düşün. Hattâ şayet sene ve zamanın dahi kuru ve kurak geçseler de; sen, seneler ve mevsimlerin değişip tazelenmesi içinde, onun daire-i ihsanatının teceddüdüne bak!.. Sonra onun, idame-i ihsanının hattâ âlem-i misal ve berzahı da içine alan dairesine bak, ta senin âlem-i şehadette müşahede ettiğin manzaraların emsalleri, oralarda daha şa’şaalı devam etmekte olduklarını göresin. Sonra da, senin, küre-i arz bahçesinde ünsiyet peyda ettiğin nimet ve semeratın eşbah ve benzerlerini, âlem-i âhirette daha a’lâ ve ekmel bir tarzda in’am

Yükleniyor...