müşahede etmesin ve nazarı altında bulundurmasın, yüzbin def’a hâşâ ve kellâ!

***


اِعْلَمْ

Bil ey kendi nefsine ve esbaba ve dünyaya itimad edip (bel bağlayan gafil!) Sen bu hal ile nasıl bir halde olduğunu biliyor musun? Evet sen bu vaziyetinle gündüzü güneşiyle beraber terkedip; gecede kendi yıldızcığına ve küçücük telemmuuna itimad eden bir yıldız böceği gibi oluyorsun. Hem senin meselin şöyle bir askere benzer ki; O asker tasavvur eder ki, onun padişahı kendi ihsan ve infakını, herkese, hattâ edna bir nefer ve bir hayvana kadar da serbest edip umumîleştirmiştir. Sonra da o nefer, kendi içinden der ki: “Şu halde ben nerede? Padişahın gayr-ı mütenahî nimetlerine mazharların arasında nazar-ı hassı ve inayet-i hususiyesi nerede? Halbuki benim kalbim, bir habib ve bir şefikin hususî olarak benim hissiyatıma imdad etmesine ve bana sahiblik etmesine muhtaçtır.”diye, karara vardıktan sonra; “Öyle ise en iyisi ben padişahtan ayrı ve diğer bir sahib ve bir merci bulmalıyım” der.. Ve tutar, nizam-ı askerî haricinde bir rabıta ve muamelat taharri etmeye başlar. Ve böylece tâ âsi bir serkeş oluncaya kadar gittikten sonra, bir fâsık-ı mahrum gibi tardedilip hapsedilir.

Ona denilir ki: “Ey miskin-i bîçare! Bilmez misin ki, padişahın hazinesi hem senin hacetlerine, hem de sair bütün efradların ihtiyaçlarına kâfidir. Halbuki senin elindekiler, hem Rab ittihaz ettiğin esbabın ellerindekiler ise, senin en edna bir hacetine de kâfi gelmezler. Sen ise hadsiz düşman ve nihayetsiz emeller mabeyninde kalmışsın.

Hem bilmez misin ki, padişahın kanunu maddiyattan mücerred olduğundan; bir nefere teveccühünde diğer bir nefer onu meşgul edemez bir keyfiyettedir. Hattâ belki hangi nefer olursa olsun ve nerede bulunursa bulunsun, o kanun ona bitamamiha müteveccih olmaktadır. Eğer faraza silk-i askerî de yalnız bir sen olsa idin, yine muamele tefavüt etmeyecekti. Demek padişah, kendi kanununun dürbünüyle âdeta daimî olarak hassaten sana bakmakta, hem kendi kanununun mütemessil ve mültezimleri gözleriyle seni her zaman görmektedir. Hususan eğer o padişah, kendi kanun-u mücerredi gibi, maddî olmazsa… Binaenaleyh,

Yükleniyor...