Yahut acaba zu’m ediyor musun ki; seni sun’-u Hâlıkanesiyle yapan ve her zaman vücudunun tazelenmesiyle daima seni ve sende değişmekte olan zerrat-ı vücudunu san’at içinde halkeden bir zat, onun nizam-ı mülkü içinde senin yaptığın tasniatına veya kendi tasarrufatı içindeki faaliyetinde senin tavassutuna muhtaç olsun?!.

Evet, beşerin eliyle yapılan bütün masnuat, bir tek ağacın, yahut tek bir arının hilkatına veyahut bir tek gözün veya bir lisanın san’atına müsavi gelmediğini görmüyor musun?

***


اِعْلَمْ

Bil ey gafil! Muhalatın en uzağı budur ki; seni halkeden Hâlık senin hayat ve yaşamaklığın için lâzım olan şeylerin halkedilip hazırlanarak sana geldiğini veyahut içinde değişmekte olduğun içtimaî ahval ve dünyevî etvarlarını bilmesin, görmesin, anlamasın hâşâ ve kellâ!

Evet sen hangi itikad ve hangi fikirde olursan ol, ister muattıl ve maddiyyun dahi ol, nutfe ve yumurtada, habbe ve çekirdekte bizzarure ve bilmüşahede bir faaliyet ve hallakiyet ve san’at ve tasarrufu görmektesin. İşte acaba senin aklınca mümkün olur mu ki; çekirdeğin içinde cereyan eden ve o çekirdeğin âlem-i nev’îsiyle olan münasebatına ve onlardan istifade edenlere bakan şu basîrane, hakîmane tasarruf ile mutasarrıf olan bir zat, ağaçlar âlemine ve onların ahvaline ve sair âlemler ile olan irtibatlarına ilim ve ıttılaı olmasın!..

Hem kuru ve basit bir habbenin sandukçasının kapısını açarak, ona hayatdar, hârika bir sünbül veren bir Fâlik-ul Habbi Ven-Neva, o tohum ve habbeyi eken ve ondan mahsulât ve hasad alan ve o habbenin âlem-i hayvanat ve muhitleriyle olan cihet-i irtibatını, hem o âlemde cereyan eden işleri görmesin, müşahede etmesin? Hâşâ!

Hem acaba sence ihtimal var mı ki, bir zat; yumurtayı kuş âlemine lâyık ve muvafık bir şekilde âlât ve edevat ile mücehhez bir civciv olarak tasvir etsin de, âlem-i tuyurun ahvaline ve onların komşuları olan sair enva’ların etvarına basîr olmasın?!.

Hem senin zu’m-u bâtılınca bir cevazı olur mu ki, nutfe denilen bir suyu alaka; ve alakayı mudga; ve mudgayı izam olarak; yani, kemikler ve kemik iskeletini et ile sıvayarak halkeden, sonra onu zîhayat bir mahluk olarak inşa eden bir Hâlık, hem de ondan bir Alim-i Basir ve


Yükleniyor...