Bak o Hakîm-i Zülcelal’e; nasıl Kitab-ı Mübin’in düsturlarından, arı vazifesine ait mikdarını bir tezkerede yazmış, arının başındaki sandukçaya koymuştur. O sandukçanın anahtarı da, vazifeperver arıya hâs bir lezzettir. Onunla sandukçayı açar, programını okur; emri anlar, hareket eder.

وَ اَوْحَي رَبُّكَ اِلَي النَّحْلِ

âyetinin sırrını izhar eder.

İşte eğer bu İ’lemi tamam işittin ve tam anladınsa, bir hads-i imanî ile

وَسِعَتْ رَحْمَتُهُ كُلَّ شَيْءٍ

nin bir sırrını,

وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ

بِحَمْدِهِ

nin bir hakikatını,

اِنَّمَا اَمْرُهُ اِذَا اَرَادَ شَيْ ًا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ

فَيَكُونُ

nun bir düsturunu,

فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوةُ كُلِّ شَيْءٍ

وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

nın bir nüktesini anlarsın.

***


اِعْلَمْ

Ey müslümanları dünyaya davet eden gafil! Bil ki; hata ediyorsun!.. Evet ey gafil, zannediyor musun ki, insandan bizzat istenen şey, yalnız dünyanın imareti; ve sanayiin ihtiraı; ve rızkı tahsil; ve saire gibi dünyaya ait şeylerdir. Halbuki, emr-i “kâf ve nûn” mabeyninde olan sahib-ül mülk, ins ve cinni kendisine ibadet etmek için yarattığına; ve insan ve hayvanın rızkını kendisi taahhüd ettiğine dair olan fermanına; hem de vücud ve kevn ve vaki’de olan herşey ve fıtrat-ı insaniye techizatının dahi tasdik ettiği olan şu âyetlerine bak:

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَاْلاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ

وَكَاَيِّنْ مِنْ دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اَللّٰهُ يَرْزُقُهَا وَاِيَّاكُمْ

Yükleniyor...