altında ezilen, bozulan ve ebedî seferde sana arkadaşlığa muktedir olmayan işleri bırak, ehemmiyet verme! onların zevalinden kederlenme!..

Sen kendi mahiyetine bak ki: Senin latifelerinin içinde öyle bir latife var ki, ebedden ve ebedî zattan başkasına razı olamaz. Ondan başkasına teveccüh edemiyor. Masivasına tenezzül etmez. Bütün dünyayı ona versen, o fıtrî ihtiyacı tatmin edemez. O şey ise, senin duygularının ve latifelerinin sultanıdır. Fatır-ı Hakîm’in(C.C) emrine muti’ olan o sultanına itaat et, kurtul!..

***


اِعْلَمْ

Bil ki! Ben, hakikatdar bir rü’yada gördüm ki, insanlara diyordum: “Ey insan! Kur’anın desatirindendir ki, Cenab-ı Hakk’ın masivasından hiçbir şeyi ona taabbüd edecek bir derecede kendinden büyük zannetme. Hem sen kendini hiçbir şeyden tekebbür edecek derecede büyük tutma. Çünki mahlukat, mabudiyetten uzaklık noktasında müsavî oldukları gibi, mahlukıyet nisbetinde de birdirler.”

***


اِعْلَمْ

Ey gafil Said! Bil ki: Galat-ı his nev’inden gayet muvakkat dünyayı lâyemût ve daimî görüyorsun. Etrafına ve dünyaya baktığın zaman bir derece sabit ve müstemir gördüğünden, fani nefsini de o nazar ile sabit telakki ettiğinden, yalnız kıyametin kopacağından dehşet alıyorsun. Güya kıyametin kopmasına kadar yaşayacaksın gibi, yalnız ondan korkuyorsun. Aklını başına al. Sen ve hususî dünyan, daimî zeval ve fena darbesine maruzsunuz.

Senin bu galat-ı hissin ve mağlatan şu misale benzer ki: Bir adam elinde olan ayinesini bir haneye veya bir şehre veya bir bahçeye karşı tutsa; misalî bir hane, bir şehir, bir bahçe o ayinede görünür. Edna bir hareket ve küçük bir tagayyür ayinenin başına gelse, o misalî hane ve şehir ve bahçede herc ü merc ve karışıklık düşer. Hariçteki hakikî hane, şehir ve bahçenin devam ve bekası sana faide vermez. Çünki senin

Yükleniyor...