için bütün eşyaya lâzım ne ise, o şeye dahi lâzım olduğundan, efrad adedince külfetler ziyadeleşecektir. Demek ruy-i zeminde münteşir olan her bir nev’de müşahede edilen şu hârika suhulet, kolaylık, ancak vahdet ve tevhidin yüsründendir. (Yani kolaylığa sebebiyet vermelerindendir.)
Onbirinci Lem’a: Nasılki bir nev’in umum ferdlerinin ve bir cinsin yekûn nev’lerinin a’za-yı esasiyede birbirlerine tevafukları ve teşabühleriyle; bunları yazan kalemin vahdetine ve sikkenin ittihadına delâlet ederler. Ve bu da, bu mütevafık ve müteşabih olan mahlukat, ancak birinin sun’u olduğuna şehadet ederler. Aynen öyle de: şu meşhud sühulet-i mutlaka ve hiffet-i külfet dahi; her şeyin tek bir Sani’-i Vâhid’in eserleri olduğunu vücub derecesinde istilzam ederler. Yoksa eğer bu eserler kesrete havale edilirse; o zaman imtina’ derecesine çıkan bir suubet içinde uzayıp giden bütün bu enva’, ademe gideceklerdi.
Evet nasılki Cenab-ı Hak hakkında şerik-i zatî mümteni’dir. Yoksa âlem intizamdan huruc edip fesada gidecekti. Kezalik, onun ef’alinde dahi başkaların şerik olması mümteni’dir. Yoksa âlem, ademde kalıp vücuda gelmeyecekti.
Onikinci Lem’a: Bak nasıl hayat, Cenab-ı Hakk’ın ehadiyetine bir bürhandır. Mevt dahi sermediyet ve bekasına delildir. Evet nasıl cereyan edip akan bir nehrin, güneşe karşı parlayan katrelerinin ve dalgalı bir denizin üstünde parlayan kabarcıklarının ve yeryüzünde tazelenen şeffaf şeylerin zuhurları, o güneşin timsallerini ve ziyalarını göstermeleriyle güneşin vücuduna şehadet ettikleri gibi; o katreler, kabarcıklar ve şeffafâtın gurubları, ufulleri, fenaları ve ölümleriyle beraber, arkalarından gelen emsallerinin üstündeki ziya tecellisinin istimrarı ve yine onların arkalarından gelen bütün seyyar kafilelerin üstündeki timsallerin cilveleri devam etmesiyle; güneşin tecelliyatı içindeki bekasına ve celevatı içindeki ziyasının devamına şehadetler ederler. Hem bütün bu katreler, kabarcıklar ve şeffaflardaki güneşin timsalleri ve şu’leleri de, tek bir güneşin eserleri olduğuna delâlet ediyorlar. Evet bunlar kendi varlıklarıyla güneşin varlığını ve esbab-ı zâhiriyeleri ile inidama gidip birlikte ölümleriyle, güneşin vahdet ve bekasını izhar ediyorlar.
Aynen öyle de: şu mevcudat, vücudlarıyla Vâcib-ül Vücud’un vücub-u vücuduna şehadet ettikleri gibi, kendileri hem arkalarından gelen
Onbirinci Lem’a: Nasılki bir nev’in umum ferdlerinin ve bir cinsin yekûn nev’lerinin a’za-yı esasiyede birbirlerine tevafukları ve teşabühleriyle; bunları yazan kalemin vahdetine ve sikkenin ittihadına delâlet ederler. Ve bu da, bu mütevafık ve müteşabih olan mahlukat, ancak birinin sun’u olduğuna şehadet ederler. Aynen öyle de: şu meşhud sühulet-i mutlaka ve hiffet-i külfet dahi; her şeyin tek bir Sani’-i Vâhid’in eserleri olduğunu vücub derecesinde istilzam ederler. Yoksa eğer bu eserler kesrete havale edilirse; o zaman imtina’ derecesine çıkan bir suubet içinde uzayıp giden bütün bu enva’, ademe gideceklerdi.
Evet nasılki Cenab-ı Hak hakkında şerik-i zatî mümteni’dir. Yoksa âlem intizamdan huruc edip fesada gidecekti. Kezalik, onun ef’alinde dahi başkaların şerik olması mümteni’dir. Yoksa âlem, ademde kalıp vücuda gelmeyecekti.
Onikinci Lem’a: Bak nasıl hayat, Cenab-ı Hakk’ın ehadiyetine bir bürhandır. Mevt dahi sermediyet ve bekasına delildir. Evet nasıl cereyan edip akan bir nehrin, güneşe karşı parlayan katrelerinin ve dalgalı bir denizin üstünde parlayan kabarcıklarının ve yeryüzünde tazelenen şeffaf şeylerin zuhurları, o güneşin timsallerini ve ziyalarını göstermeleriyle güneşin vücuduna şehadet ettikleri gibi; o katreler, kabarcıklar ve şeffafâtın gurubları, ufulleri, fenaları ve ölümleriyle beraber, arkalarından gelen emsallerinin üstündeki ziya tecellisinin istimrarı ve yine onların arkalarından gelen bütün seyyar kafilelerin üstündeki timsallerin cilveleri devam etmesiyle; güneşin tecelliyatı içindeki bekasına ve celevatı içindeki ziyasının devamına şehadetler ederler. Hem bütün bu katreler, kabarcıklar ve şeffaflardaki güneşin timsalleri ve şu’leleri de, tek bir güneşin eserleri olduğuna delâlet ediyorlar. Evet bunlar kendi varlıklarıyla güneşin varlığını ve esbab-ı zâhiriyeleri ile inidama gidip birlikte ölümleriyle, güneşin vahdet ve bekasını izhar ediyorlar.
Aynen öyle de: şu mevcudat, vücudlarıyla Vâcib-ül Vücud’un vücub-u vücuduna şehadet ettikleri gibi, kendileri hem arkalarından gelen
Yükleniyor...