kanunu gereğince o ağacın cürsumuna (kökündeki hayat nüvesi) isnad edersin. O cürsum olan kök ise, bir çekirdekten meded alır ve ona dayanır. Çekirdek ise, evamir-i tekviniyeyi imtisal etmektedirki,

كُنْ

emrinden feyz alır. Bu ise, vücudu vâcib olan bir Vâhid’den sudûr edebilir. Ve o zaman bir ağaç, bütün eczasıyla, yapraklarıyla, çiçekleriyle, meyveleriyle beraber, birtek semere gibi kolay vücuda gelir.. Buna göre, iki hardele küçüklüğünde küçük iki meyvesi bulunan bir ağaç ile, dağ gibi büyük ve gayr-ı mahdud semeresi bulunan bir ceviz-i hindî ağacı arasında bir fark olmaz.

Evet vahdet ve ittifakta, hattâ teşrik-ül mesaî ve taksim-ül a’mal kaidesiyle olan birlik usûlünde, sühulet ve kolaylığın varlığı; ve kesret ve dağınıklıkta ise, suubet ve zorluğun bulunması bir sırr-ı meçhuldendir.(1) Fakat eğer o ağacı imkânî kesretlere veya sani’ini tayin edip göstermeyen şeylere isnad edersen; o zaman herbir semere ve herbir çiçek ve herbir yaprak ve herbir dal; bütün ağacın muhtaç olduğu herşeye muhtaç olurlar. Çünkü küllün enmuzeci ve nümunesi, herbir cüzde dahi mündericdir. Şimdi sen, iki şıkkın mabeynine dikkatle bak! Acaba vücub ile imtina’ arası gibi birbirinden uzak bir şey görmeyecek misin?!.

Evet birinci şıkkın kolaylığı, o derecededir ki; caizdirki denilsin: “Bunun böyle olması vâcibdir.” İkinci şıkkın suubeti ise; o mertebededir ki, ‘bunun böyle olması mümtenidir’ demeye bizi mecbur etmektedir.

Elhasıl: Eğer mevcudatta carî olan tasarrufu Cenab- Hak’tan başkasına verip de, onların kendi nefislerine

Bu risalenin te’lifi zamanında henüz inkişaf etmemiş olan o sırr, sonradan “Şeffafiyet, Mukabele, Müvazene, İntizam, Tecerrüd, İtaat” tarzında inkişaf etti. –Müellif–



isnad edersen; o zaman sen ya kendi ecza-i cesedinin herbir hüceyresini; kâinatı ihata eden sıfatlara sahib kılacaksın.. veyahut o tasarrufu eğer esbaba isnad ediyorsan; o zaman herbir hüceyreyi bütün esbab-ı âlemin mecmuu onun içinde içtima’ ile çalışmakta olan bir meclis salonu gibi yapman icab eder. Zira hüceyrenin vahdetinden tut, tâ mecmu-u âlemin vahdetine kadar olan herşeydeki birlikler, Saniin vahdetine delâlet etmektedirler.

____________________________________

Yükleniyor...