aklınca mümkün ise, o zaman sen dahi kendini esbab-ı camideden sudûr etmiş olduğunu tevehhüm etmen, mümkün birşey olabilir.

İkinci Muhal: Bir şey-i vâhidin kemal-i intizamla gayr-ı mahdud ve camid ve birbirine zıd, kör ve sağır ve hadsiz imkânât mabeyninde mütereddid olan ve ihtilatlarıyla körlük ve sağırlıkları ziyadeleşen esbabdan sudûr etmesi mes’elesidir. Halbuki esbabın eşya ile mübaşereti ise yalnız zâhirleriyledir. Ve halbuki eşyanın bâtını san’atça zâhirinden daha eltaf ve daha ekmeldir. Şu halde senin esbab-ı camideden sudûrunun muhaliyeti gayet açık, pek bedihidir. Hiçbir gizli tarafı yoktur.

Üçüncü Muhal: O gayr-ı mahsur olan esbab, kemal-i ittifak ve intizam ile senin gözünün hüceyratından bir hüceyresi içinde mizan-ı hacetle toplanmaları ise; bütün erkân-ı âlemin ecram-ı azîmeleri vücud-u haricîleriyle birlikte senin avucunda, belki bir tırnağının içinde, belki de onun bir hüceyresinde içtimalarından daha kolay değildir.

Evet, bir evin içinde çalışan, girip çıkan birisi; eğer o, maddî birşey ise, her halde o ev, bütün müştemilatıyla onun olması, ona aid olması lâzımdır.. Tâ ki, her tarafında çalışabilsin. İşte madem âlem, bütün eczasıyla senin vücudunun bir cüz’ünde çalışıyor.. O halde senin vücudunun bir zerresine de girmesi icab edecektir. Bu ise, öyle bir safsatadır ki, sofestaîler dahi ondan utanırlar. Ve hakeza müteselsil muhalat, aklî mümteniat ve ebâtıl ki, vehim ve farz dahi ondan kaçıyorlar.

Üçüncü Kelime ki,

اِقْتَضَتْهُ الطَّبِيعَةُ

dır. Yani tabiatın te’siri bu şeyi iktiza etti ve yaptı. İşte bu dahi en bâtıl ve en fâsid bir mes’eledir. Çünkü tabiatın örfî ve mevhum bir zâhiri vardır ki, gaflet ve dalâlet onu hakiki berşey zannettirmiştir. Bir de onun bir bâtını vardır, O da san’at-ı İlahiye ve sıbga-i Rahmaniyedir. Amma kuvvet dedikleri şeyin hakikatı ve içyüzü ise, ancak bir Hakîm-i Alîm’in ve bir Habir-i Mürid’in tecelli-i kudretidir.

Amma gaflet nazarının ve Sani-i Vahid’den tegafülün ve buna bitişik olan kör tesadüfün ve a’ver ittifakiyetin kanatlarının tasvir ettikleri şeyler ise; ancak dalaletten nâşi ızdırar neticesi olarak, şeytanların muhteratındandır.

Yükleniyor...