birisinin kendi kardeşi olan diğer bir âlemin ona müzahamet verdiğine dair bir şikayeti vaki’ olduğuna şahid olmamıştır.
Aynen onun gibi; mümkündür ki, şu bizim daracık olan âlem-i arz’ımızda pek çok ve geniş olan gayb âlemlerinin envaı içtima’ etsinler.
Hem nasılki hava, bizi yürümekten ta’vik etmediği ve su, bizi zehabdan (gitmekten) men’etmediği gibi, cam dahi ziyanın geçmesine mani’ olmadığı, hattâ kesif olan şeyler de, röntgen şua’ının, akıl nurunun, melek ruhunun nüfuzunu köstekleyemediği gibi; demir de hararetin akmasına, elektriğin cereyanına mani’ olmadığı; ve hiçbir şey, cazibenin sereyanını, ruh ve hâdimlerinin cevelanını ve akıl nurunun ve âlâtının seyeranını ta’vik edememektedirler.. kezalik, şu âlem dahi ruhaniyatı deverandan, cinnîleri cevelandan, şeytanları cereyandan ve melaikeleri seyerandan men’ ve ta’vik edemez.
***
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Göz, lâmba ve güneş gibi nur ve nuranî şeylerin yanında, bir cüz’î ile bir nev’, cüz’ ile küll, bir ve bin birdirler.
Meselâ güneşe bak! Nasıl seyyareler, denizler, havuzlar, kabarcıklar, katreler, serpintiler, şebnemler ve camın zerrecikleri onun ziyasıyla def’aten gayet kolaylıkla ve zerrat ile seyyarat arasında müsavat ile beraber hepsi birden renklenmektedirler.
Öyle de:
وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلَي
Şems-i Ezel ve Nur-ül Envar’ın kitab-ı kâinattaki tecelliyatı da aynen öyledir ki; kâinat kitabının bablarını, fasıllarını, sahifelerini, satırlarını, cümlelerini ve harflerini def’aten, bilâ-külfet halk ve icad etmiş ve etmektedir.
مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ
olan ferman-ı İlahî, bu sırrı ilân etmektedir. Âmenna.
***
Aynen onun gibi; mümkündür ki, şu bizim daracık olan âlem-i arz’ımızda pek çok ve geniş olan gayb âlemlerinin envaı içtima’ etsinler.
Hem nasılki hava, bizi yürümekten ta’vik etmediği ve su, bizi zehabdan (gitmekten) men’etmediği gibi, cam dahi ziyanın geçmesine mani’ olmadığı, hattâ kesif olan şeyler de, röntgen şua’ının, akıl nurunun, melek ruhunun nüfuzunu köstekleyemediği gibi; demir de hararetin akmasına, elektriğin cereyanına mani’ olmadığı; ve hiçbir şey, cazibenin sereyanını, ruh ve hâdimlerinin cevelanını ve akıl nurunun ve âlâtının seyeranını ta’vik edememektedirler.. kezalik, şu âlem dahi ruhaniyatı deverandan, cinnîleri cevelandan, şeytanları cereyandan ve melaikeleri seyerandan men’ ve ta’vik edemez.
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Göz, lâmba ve güneş gibi nur ve nuranî şeylerin yanında, bir cüz’î ile bir nev’, cüz’ ile küll, bir ve bin birdirler.
Meselâ güneşe bak! Nasıl seyyareler, denizler, havuzlar, kabarcıklar, katreler, serpintiler, şebnemler ve camın zerrecikleri onun ziyasıyla def’aten gayet kolaylıkla ve zerrat ile seyyarat arasında müsavat ile beraber hepsi birden renklenmektedirler.
Öyle de:
وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلَي
Şems-i Ezel ve Nur-ül Envar’ın kitab-ı kâinattaki tecelliyatı da aynen öyledir ki; kâinat kitabının bablarını, fasıllarını, sahifelerini, satırlarını, cümlelerini ve harflerini def’aten, bilâ-külfet halk ve icad etmiş ve etmektedir.
مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ
olan ferman-ı İlahî, bu sırrı ilân etmektedir. Âmenna.
Yükleniyor...