Evet,

سُبْحَانَ اللّٰهِ

cümlesi, Vâcib-ül Vücud, Aliyy-ül Azîm olan Allah’tan abdin ve mümkinin bu’duna bakıyor.

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ

cümlesi ise, Cenab-ı Allah’ın kendi rahmet ve lütfuyla abdine ve mahlukatına yakın olduğuna nazar ediyor.

Evet nasılki güneş, sana senden yakındır. Onun hararet ve ziyası sana ulaşır ve Hâlıkının izniyle sende tasarruf eder. Halbuki sen ise, ondan çok uzaksın, elin ona ulaşamaz. Hem sen, onun feyzine karşı yalnız bir kabilsin. Yoksa ne fail ve ne de ona müessirsin.

Aynen öyle de; Cenab-ı Hak (C.C.) bize bizden daha yakın olduğundan O’na hamdederiz. Ve biz O’ndan nihayetsiz uzak olduğumuz için, O’nu tesbih ederiz. Yani Cenab-ı Allah, bize kendi rahmetiyle olan yakınlığı cihetine baktığın vakit, ona hamdet! Ve sen mümkin ve mukayyed olman hasebiyle, kendi bu’duna nazar ettiğin zaman, onu tesbih eyle! Fakat dikkat et, bu iki makamın arasını karıştırma ve şu iki nazarın mabeynini mezcetme, tâ ki, hak ve istikamet senin için teşevvüşe uğramasın.

Lâkin bu her iki makamı ve şu her iki nazarı, iltibas ve mezc etmemek şartıyla, mümkündür ki, sen bu’d cihetinde iken, kurb tarafına ve kurb tarafında iken bu’d vechine bakasın. Hem her iki makama beraberce de bakmak dahi olur ki,

سُبْحَانَ اللّٰهِ وَ بِحَمْدِهِ

diyesin.



***


اِعْلَمْ

Ey dünyaya talib kişi! Bil ki; dört şey için dünyayı terk etmen lâzımdır:

Birincisi: Pek çabuk zeval bulduğu, hem zevalin elemi visalin lezzetini izale edip zelil kıldığı için…


Yükleniyor...