Beşinci Lem’a: Bak nasılki bir kitabın herbir harfi kendi nefsine yalnız bir vechile ve bir harf miktarınca delâlet edebilir. Fakat kendi kâtibinin vücuduna ise, birçok vecihlerle delâlet eder. Ve nakkaşını bir satır miktarınca tarif eder.
Öyle de: Kitab-ı kâinattan herbir harf-i mücessem, kendi nefsine ancak cirmi kadar delâlet eder ve zatını, sureti miktarınca gösterir. Fakat Saniine çok vecihlerle delâlet eder, hele o şeyin mürekkebat içine girmesiyle, ifrad ve terkib tavırları miktarınca sani’ine delâleti çoğalır. Ve Saniinin esmasını izhar ederek onun beyanında uzun bir kaside kadar medhiyeler inşad eder. Ve hakeza!.. Demek faraza birisi, nefsini ve kâinatı inkâr eden Hebenneka gibi ahmaklaşsa bile, belahetin son haddini izhar eden bir hal ile Sani’in inkârına gitmeğe cesaret etmemesi lâzımdır.
Altıncı Lem’a: Bak nasılki -sabıkan geçtiği gibi- Sani-i Mukaddes, tek tek bütün cüz’iyyat üstüne hatem-i hassını vaz’etmiş ve herbir cüz’ üzerine sikke-i mahsusasını vurmuştur. Öyle de herbir nev’ üzerine de ve herbir küll üstüne dahi hâtem-i hâssını vaz’etmiş. Ve semavat ve arzın yüzünü vâhidiyet mührüyle mühürlemiş ve mecmu-u âlem üzerine ehadiyet sikkesini açık ve vazıh olarak darbetmiştir.
Evet
فَانْظُرْ اِلَي آثَارِ رَحْمَةِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْيِي الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِي اْلمَوْتَي وَهُوَ عَلَي كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Yükleniyor...