اِعْلَمْ يَ اَنَ

Bil ey ene! Senin kendi dünyanda, sana dokuz tane emir, iş vardır ki; sen onların mahiyetlerinden ve akıbetlerinden teâmi edip gözünü yummuşsun.

Birincisi: Cesedindir ki, yazın süslenip, bezenip çiçek açan, kışın kuruyup tefessüh eden bir semere gibidir.

İkincisi: Hayvaniyetindir. (Yani zîruh ve zîhayat olarak yaşamaklığındır.) Sen, cins-i hayvana bak da, onların içinde ölüm ve zeval nasıl sür’atle dolaşmakta olduğunu gör.

Üçüncüsü: İnsaniyetindir ki, intifa ile istifa mabeyninde ve zeval ile beka arasında mütereddiddir. Öyle ise onu sen, baki olan ve şanı beka olan bir Daim-i Baki’nin zikriyle muhafaza et!

Dördüncüsü: Hayat ve ömründür. Bu da senin kametin gibi kasîr ve hududu muayyendir. Ne ileri gider, ne de geri gelir. Öyle ise onun için müteellim olma! Hüzün çekme ve havf etme! Hem o hayata; takat getiremiyecek ve tul-i emele tetavül ettiği şeylerden alıp ona yükletme!

Beşincisi: Vücudundur ki, sana mülk olmuş değildir. Belki o vücuda, onun Maliki senden ve ondan daha çok ona maliktir. Hem o malik, ona senden daha çok şefkatlidir. Şu halde o Malik’in emri ve izni olmadan o vücuda herhangi bir müdahalen halinde, fuzulî bir müdahale ve fuzuliyane bir meşgale olduğu gibi, çok kere de, ona zararın dokunmuş olur. Görmüyor musun ki, uyku için gösterilen hırs ve merak, nasıl mahrumiyete sebeb olup, uykusuzluğu celbederler.

Altıncısı: Musibetlere giriftarlığındır. Bu ise, çabuk geçtiği için (sureten göründüğü gibi) hakikatta acı değillerdir. Belki güzel neticeler, faydalı sevablar bırakarak tahavvül ettikleri için, tatlı ve şirindirler. Öyle ise o mesaib, senin yüzünü fena içindeki faniyata giriftarlıktan, bakî ile beka bulan bir bekaya çevirebilirler.

Yedincisi: Senin (bu dünyada) şu andaki varlığındır. Halbuki sen hem el’an, hem sonrasında burada bir misafirsin. Elbette misafir olan kimse, kendisiyle alâkalanamıyan, belki sür’atle ondan ayrılıp giden şeylere kalbini bağlamaz.

Yükleniyor...