İşte ey insan! Kendi cirminin küçüklüğünü; cürüm ve kabahatinin de küçük olmasına sebeb sanma! Çünkü kalbinin kasavetinden bir zerre bile, bazan senin hususî âleminin yıldızlarına küdûret verip göstermiyor.

***


اِعْلَمْ

Ey kardeş bil ki; şu otuz senedir (1) benim iki tane tağut ile mücadelem vardır. O iki tağuttan birisi insandaki Enedir, ikincisi âlemdeki Tabiattır.

Amma insandaki Ene ise, onu ben zıllî ve harfî bir ayna olarak gördüm. Fakat insan, bil’asale ismî ve kasdî olarak ona baktığı için, onun aleyhinde firavunlaşmış, nemrudlaşmıştır.

İkincisi olan Tabiat ise; bunu da bir san’at-ı İlahiye ve bir sıbga-i Rahmaniye olarak gördüm. Fakat beşer, ona nazar-ı gafletle baktığı için, o da tahavvül ederek onlar için tabiat şeklini alıp maddiyyunların yanında ilah kabul edilmiş.. Ve böylece küfre müncer olan küfran-ı nimetin kaynağını teşkil etmiştir.

Fakat Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür ve hamdolsun ki; tevfik-i Ehad ü Samed’le ve Kur’an-ı Mecid’in feyziyle (Nokta, Katre, Zerre, Şemme, Habbe ve Habab) Risaleleri sayesinde, o otuz senelik mücadele, her iki tagutun katliyle ve her iki sanemin kırılmasıyla neticelendi. Ve tabiatın mevhum perdesinden san’at-ı şuuriye-i İlahiye ve şeriat-ı fıtriye-i Rabbaniye inkişaf etti. Ve bu hakikat, o mevhum libastan insilah etti. Yani san’at-ı İlahiye gündüzü, tabiat gecesinden sıyrıldı, tebarüz etti. Ve Ene dahi, hüvenin üzerine yaptığı gölgelikten inkişaf etti. Yani kendisi gitti, hüve meydana çıktı. Yani hüveden inşikak etti.. ve o hüve ile

لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ

(C.C.)a işaret etti.

***


____________________________________

(1) Yani bu Arabî Risale’nin te’lifinin otuz sene evvelisinden tâ kitabın te’lifine kadar demektir ki, kitabın te’lif tarihi 1922’dir. (Mütercim)

Yükleniyor...