bakan gayeden başka hiç bir gayeler olmadığını sanan, onun safsatasında olabilir.

Evet, yeryüzünde tefriş edilmiş olan şu ziyafet-i amme, beşerin sırr-ı hilafeti sebebiyle ve keramete liyakatını istihsal etmek şartıyla ona bir ikramdır. Yoksa yalnız onun menfaati veya sadece istifadesi için değildir.

***


اِعْلَمْ

Ey kardeş, bil ki; eğer şeytan-ı müvesvis, (vesvese suretinde) sana dese ki: Sen nesin, sen ancak hadsiz hayvanattan bir hayvansın. Karınca da bir kardeşin, arı da bir kızkardeşindir. Öyle ise sen nerede? Ve

*

يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاءَ كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ

وَالْاَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّمٰوَاةُ مَطْوِيَّاةٌ بِيَمِينِهِ

hükmünün sahibi olan bir Zat-ı Zülcelal nerede?

O zaman sen ona de ki: Benim nihayetsiz aczim ve fakrım ve zilletim ve benim bunları kendimde izan ile hissedip bilmekliğim; Zat-ı Zülcelal’in sonsuz kudretini, gınasını ve izzetini gösteren bir ayine hükmünü alır.Ve işte bu sırdır ki; beni, kardaşlarım olan sair hayvanatın mertebesinden yükselttirip terakki ettiriyor. Hem de o Zat-ı Zülcelal’in kemal-i azamet ve ihata-i kudretinin levazımı da odur ki; benim dua ve niyazlarımı işitsin ve hacetlerimi görsün; Ve hem semavat ve arzın tedbirini görmesi, benim hakîr işlerimin tedbirini görmekten onu meşgul etmesin.

Amma insan-ı mümkinin, (rütbeten) büyüklüğünün derecesine göre cüz’î ve hasis işlerle iştigalden uzak kalmaklığı ise, onun büyüklüğünden değildir. Belki âcizliğinden ve noksaniyetinden ve zaifliğinden neş’et ediyor.

Yükleniyor...