اِعْلَم

Ey kardeş bil ki; câhiliyet devrinin menhus bir yadigârı olan unsuriyetperverlik taassubunun izahı ve içyüzü şöyledir ki: Birbirine tesanüd ile katılaşan bir gaflet ve birbiriyle yardımlaşarak cevablaşan bir riya ve bir zulümden ibarettir ki; unsuriyet ve milliyeti ona mabud haline getirmiştir. El’iyazü billah.

Amma hamiyet-i İslâmiye ise, imanın ziyasından in’ikas edip parıldayan bir nurdur.

***


اِعْلَمْ

Ey mülhidlerle ve müteşekkiklerle ve Avrupa’lı zındıkların mukallidleriyle münazara ile iştigal eden biçare adam, bil ki; sen büyük bir tehlike ile karşı karşıyasın. Çünkü eğer nefsin tezkiye edilmemişse, sen farkına varmadan, senin nefsin hasımlarının fikirlerine gizli olarak yavaş yavaş iltihak etme tehlikesi vardır. Hem Türkçede (bîtarafane muhakeme) denilen güya, insaf namına olan münazara ise, nefsi emmare olan kimseler için en tehlikelidir. Çünkü, o münsif, kendini hasmının yerinde tekrar be-tekrar farz ede ede, onun zihninde bir hasm-ı hayalî yerleşir. Ve o hayalî hasımdan onun dimağında bir lümme-i tenkid tevellüd ederek dâhilde onun hasmının vekili olur. İşte o zaman şeytan da gelir, o lümme içinde yuvasını kurar, oturur.

Lâkin eğer niyetin halis ise, me’yus olma ve böyle bir hali kendinde hisseder etmez, hemen cihadın (silah) dizginini en büyük dâhilî düşmanın olan nefsine çevir ve çok tazarru ve istiğfarlarda bulun.

***


اِعْلَمْ

Ey kardeş bil ki! Azîm bir padişaha ait acib bir sarayın binasında çalışan ve o sarayın nakışlarını tersim işlerinde istihdam edilen camid âletleri ve hayvanatı ve cahil, âmi ameleleri gören herkes bilir ki; bunlar kendileri namına değil, belki onları istihdam edenin hesabına çalışıyorlar da, o padişah onları pek yüksek ve çok geniş maksadları; ve gayet ince ve nazik garazları için çalıştırıyor.

Yükleniyor...