hareketini teskin etmeye kadir ola.. ve vücud şahikalarından fena ve zeval derelerinin a’makına yuvarlanan, kararsız olan şu dünyayı
يَوْمَ تُبَدَّلُ الْاَرْضُ غَيْرَ الْاَرْضِ
nın sırrıyla tebdil edip sabit müstakar bir hale getirmeye muktedir ola!.. Çünkü benim her şeyle müteallik âmâl ve makasıdım vardır. Zaman neyin üstünden geçerse ve küre-i arz nerelere uğrayıp, dünya nelerden ayrılırsa, benim emellerim ona yapışarak bâki kalıp gidiyor. Hem semavat ve arzdaki bütün salih ibadın saadetleriyle lezzet ve alâkalarım vardır.
Hem dahi ben, ancak öyle birisine ibadet ederim ki; o benim kalb ve sırrımın en dakik ve en gizli seslerini işittiği ve kalbimin en ince âmâl ve müyulatını ıslah edebildiği gibi, aynı zamanda akıl ve hayalimin temennileri olan nev’-i beşere saadet-i ebediyeyi vermek için, kıyameti koparıp dünyayı âhirete çevirmeye muktedir olsun. Demekki böylesi bir zat ise, onun kudret eli, hem zerreye hem de güneşe yetişmektedir. Zerre kendi küçüklüğüne güvenerek onun tasarrufundan gizlenemediği gibi, güneş dahi büyüklüğüne bakıp onun kudretine karşı nazlanamaz.
Evet o öyle bir zattır ki, eğer sen onu hakkıyla tanısan, bütün elemlerin lezzetlere inkılab ederler. Ve eğer onun marifeti olmazsa, ulûm evhamı netice verirler. Hikmetler sakmlara dönerler, belki ulûm aynı evham ve hikem aynı eskam olurlar. Evet eğer onun nur-u marifeti olmazsa, vücudlar ağlayıp sana ademleri yağdırırlar.. Nurlar zulümatı, zîhayatlar ölümleri ve lezzetler âlâm ve âsâmı senin üstüne yığarlar. Hem yine o nur olmazsa, bütün sevgililer, belki bütün eşya, birbirine düşman kesilirler. Hem onsuz beka bela olur, Kemal heba olur, ömür heva olur, hayat azab olur, akıl ikab olur ve bütün emeller elemler olarak ağlarlar.
Evet, herkim Allah için olursa, herşey onun olur. Eğer onun olmazsa, herşey onun aleyhinde olur. Onun olmak ve onun için olmak demek ise, herşeyi ona vermek ve herşey onun malı olduğuna iz’an etmek demektir.
Hem odur ki; seni hacetlerden müteşekkil mütedahil daireler ihata etmiş bir surette yaratmış. Hem seni o devair-i ihtiyacatın en küçüğü içinde techiz etmiştir ki, o dairenin nısf-ı kutru, iktidar ve ihtiyar ile -ancak elinin ulaşabildiği kadardır. Geri kalan ihtiyaç daireleri ise, bazıları
يَوْمَ تُبَدَّلُ الْاَرْضُ غَيْرَ الْاَرْضِ
nın sırrıyla tebdil edip sabit müstakar bir hale getirmeye muktedir ola!.. Çünkü benim her şeyle müteallik âmâl ve makasıdım vardır. Zaman neyin üstünden geçerse ve küre-i arz nerelere uğrayıp, dünya nelerden ayrılırsa, benim emellerim ona yapışarak bâki kalıp gidiyor. Hem semavat ve arzdaki bütün salih ibadın saadetleriyle lezzet ve alâkalarım vardır.
Hem dahi ben, ancak öyle birisine ibadet ederim ki; o benim kalb ve sırrımın en dakik ve en gizli seslerini işittiği ve kalbimin en ince âmâl ve müyulatını ıslah edebildiği gibi, aynı zamanda akıl ve hayalimin temennileri olan nev’-i beşere saadet-i ebediyeyi vermek için, kıyameti koparıp dünyayı âhirete çevirmeye muktedir olsun. Demekki böylesi bir zat ise, onun kudret eli, hem zerreye hem de güneşe yetişmektedir. Zerre kendi küçüklüğüne güvenerek onun tasarrufundan gizlenemediği gibi, güneş dahi büyüklüğüne bakıp onun kudretine karşı nazlanamaz.
Evet o öyle bir zattır ki, eğer sen onu hakkıyla tanısan, bütün elemlerin lezzetlere inkılab ederler. Ve eğer onun marifeti olmazsa, ulûm evhamı netice verirler. Hikmetler sakmlara dönerler, belki ulûm aynı evham ve hikem aynı eskam olurlar. Evet eğer onun nur-u marifeti olmazsa, vücudlar ağlayıp sana ademleri yağdırırlar.. Nurlar zulümatı, zîhayatlar ölümleri ve lezzetler âlâm ve âsâmı senin üstüne yığarlar. Hem yine o nur olmazsa, bütün sevgililer, belki bütün eşya, birbirine düşman kesilirler. Hem onsuz beka bela olur, Kemal heba olur, ömür heva olur, hayat azab olur, akıl ikab olur ve bütün emeller elemler olarak ağlarlar.
Evet, herkim Allah için olursa, herşey onun olur. Eğer onun olmazsa, herşey onun aleyhinde olur. Onun olmak ve onun için olmak demek ise, herşeyi ona vermek ve herşey onun malı olduğuna iz’an etmek demektir.
Hem odur ki; seni hacetlerden müteşekkil mütedahil daireler ihata etmiş bir surette yaratmış. Hem seni o devair-i ihtiyacatın en küçüğü içinde techiz etmiştir ki, o dairenin nısf-ı kutru, iktidar ve ihtiyar ile -ancak elinin ulaşabildiği kadardır. Geri kalan ihtiyaç daireleri ise, bazıları
Yükleniyor...