kefesini süreyyaya ve birini de seraya çıkarıp indirmekte bir tefavüt olmaz.
Hem meselâ, intizam sırrıyla; bir çocuk, elindeki oyuncak gemiciğini ve saatını parmaklarıyla tahrik edip çevirdiği gibi, en büyük bir gemiyi de aynı kuvvetle sevk ve tahrik etmekte bir zorluk çekmez.
Hem meselâ, imtisal-i iltizamî sırrıyla, bir kumandanın birtek “Arş!” emriyle, bir nefer ile bir ordunun tahrik ve taharrükü o emre karşı farketmez, bir tek nefer ile, bütün askerler müsavi olur.
Hem meselâ, tecerrüd sırrıyla, enva’ ve külliyatta bir mahiyet-i mücerredenin tesiri, en küçük bir ferd ile en büyük bir ferd veya gayr-ı mahdud efrad ona nisbeten müsavidir. (1) Ve hakeza!.. Bir şey-i vâhide nisbeten az ile çoğun, küçük ile büyüğün tefavüt etmeden müsavi olmasının imkânına delil olan temsiller pek çoktur.
Hem de bütün eşyanın melekûtiyet vecihlerinin sırr-
(1) Bu altı temsilâtın tafsilî, Yirminci Mektub’un İkinci Babı’nın °h<¬G«5 ¯š²z«- ±¬u6 ]«V«2 «x; «: bahsinde mufassalan mevcuddur. Müracaat oluna! (Mütercim)
şeffafiyeti; ve kudret-i ezeliyeye karşı herşeyin melekûtiyet yüzü mukabil olmasının sırrı; ve o kudretin nuranîyetinin sırrı; ve imkânın her iki tarafının müvazi olmasının sırrı; ve kaza ve kader kanunlarıyla var olan mevcudatın sırr-ı intizamı; ve kâinatın zerratının herbirisi
كُنْ
emrinde mündemic olan evamir-i tekviniyeye karşı kemal-i şevk ve lezzet ile imtisalkâr olmasının sırrı, ve Vâcib-ül Vücud’un mahiyeti, maddiyatın mahiyetlerinden mücerred olmasının sırrı…
İşte bu altı sırlar ile, Cenab-ı Hakk’ın kudretine nisbeten sineğin ihyasıyla ihya-yı arz.. ve bir ağacı halketmek ile semavat ve arzı halketmek.. ve bir zerrenin icadıyla güneşi icad etmek müsavidirler. Ve belki de bu müsavat ve adem-i tefavüt hads-i kat’î ile ve müşahede ile sabittir. Zira mahiyeti itibariyle mechule ve mu’cizatıyla malûme bulunan o kudret-i ezeliye, ince hayt gibi bir ağacın incecik bir dalında hurma ve üzümün salkımları ve bunların benzerleri gibi hârika işler yapıyor. Eğer o
____________________________________
Hem meselâ, intizam sırrıyla; bir çocuk, elindeki oyuncak gemiciğini ve saatını parmaklarıyla tahrik edip çevirdiği gibi, en büyük bir gemiyi de aynı kuvvetle sevk ve tahrik etmekte bir zorluk çekmez.
Hem meselâ, imtisal-i iltizamî sırrıyla, bir kumandanın birtek “Arş!” emriyle, bir nefer ile bir ordunun tahrik ve taharrükü o emre karşı farketmez, bir tek nefer ile, bütün askerler müsavi olur.
Hem meselâ, tecerrüd sırrıyla, enva’ ve külliyatta bir mahiyet-i mücerredenin tesiri, en küçük bir ferd ile en büyük bir ferd veya gayr-ı mahdud efrad ona nisbeten müsavidir. (1) Ve hakeza!.. Bir şey-i vâhide nisbeten az ile çoğun, küçük ile büyüğün tefavüt etmeden müsavi olmasının imkânına delil olan temsiller pek çoktur.
Hem de bütün eşyanın melekûtiyet vecihlerinin sırr-
(1) Bu altı temsilâtın tafsilî, Yirminci Mektub’un İkinci Babı’nın °h<¬G«5 ¯š²z«- ±¬u6 ]«V«2 «x; «: bahsinde mufassalan mevcuddur. Müracaat oluna! (Mütercim)
şeffafiyeti; ve kudret-i ezeliyeye karşı herşeyin melekûtiyet yüzü mukabil olmasının sırrı; ve o kudretin nuranîyetinin sırrı; ve imkânın her iki tarafının müvazi olmasının sırrı; ve kaza ve kader kanunlarıyla var olan mevcudatın sırr-ı intizamı; ve kâinatın zerratının herbirisi
كُنْ
emrinde mündemic olan evamir-i tekviniyeye karşı kemal-i şevk ve lezzet ile imtisalkâr olmasının sırrı, ve Vâcib-ül Vücud’un mahiyeti, maddiyatın mahiyetlerinden mücerred olmasının sırrı…
İşte bu altı sırlar ile, Cenab-ı Hakk’ın kudretine nisbeten sineğin ihyasıyla ihya-yı arz.. ve bir ağacı halketmek ile semavat ve arzı halketmek.. ve bir zerrenin icadıyla güneşi icad etmek müsavidirler. Ve belki de bu müsavat ve adem-i tefavüt hads-i kat’î ile ve müşahede ile sabittir. Zira mahiyeti itibariyle mechule ve mu’cizatıyla malûme bulunan o kudret-i ezeliye, ince hayt gibi bir ağacın incecik bir dalında hurma ve üzümün salkımları ve bunların benzerleri gibi hârika işler yapıyor. Eğer o
____________________________________
Yükleniyor...