NOKTA
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Allahü Teala’nın masivasına olan muhabbet, iki çeşittir:
Birincisi: Yukarıdan iner. Yani evvelâ Allah’a muhabbet eder, sonra onun muhabbetiyle onun sevdiklerini de sever. İşte şu muhabbet, Allah’a olan muhabbetten bir şey noksan etmediği gibi, bilakis ziyadeleştirmektedir.
İkincisi : Aşağıdan yukarı çıkar. Yani evvelâ vesileleri sever ve onların muhabbetlerine dalar, tâ ki o muhabbetleri muhabbetullaha vesile ittihaz etsin. İşte şu muhabbet ise dağılır, parçalanır ve bazan da kuvvetli bir vesileye rast gelse, muhabbetullaha giden yolu da keser. Onu tehlikeye atar. Şayet vâsıl olsa dahi, noksan olarak vâsıl olur.
NÜKTE
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Cenab-ı Rezzak-ı Kerim (Celle şe’nühû)
وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَي اللّٰهِ رِزْقُهَا
âyetiyle bütün dabbelerin (yani, insan ve hayvanatın) rızıklarını taahhüd ediyor. Fakat rızık, iki kısımdır. Biri hakikî, biri de mecazîdir. Âyet ile tekeffül edilen rızık ise, hakikî kısmıdır. Amma sun’î olan mecazî rızık ise, lâzım olmayan şeylerin de lüzumunu iltizam ile ve sû-i ihtiyar ve muzır görenek ve âdetler ile tiryaki olup, hâcât-ı gayr-ı zaruriye, zaruriye hükmüne geçerek; yalancı ihtiyaçlar rızık suretini giyerler. İşte bu rızık, âyetle tekeffül edilen rızkın gayrısıdır.
Evet karanın balıkları olan patlıcanların ve denizin patlıcanları olan balıkların keyfiyet-i iaşelerinde insan bir düşünse ki; «kudret-i Fâtıra nasıl bunları böyle semizlettirmiştir.» Zira hepsi semiz olup içlerinde
Yükleniyor...