Evet temenninin ebatılından neş’et eden fuzuliyane ve gayr-ı mesmu’ bir emir nerede? Ve kudret ve iradeyi tazammun eden hakikî ve nâfiz bir emir nerede?
İşte bak!
يَا اَرْضُ ابْلَعِي مَاءَكِ وَيَا سَمَاءُ اَقْلِعِي
emri nerede?
Ve beşerin cemadata karşı mecnunların hezeyenvarî
اُسْكُنِي يَا اَرْضُ وَانْشَقِّي يَا سَمَاءُ وَقُومِي اَيُّهَا الْقِيَامَةُ
olan boş hitabı nerede?
Ve keza haşmetli bir kumandanın mutî’ olan büyük ordusuna “Arş” deyip, ‘Allah’ın düşmanlarına hücum’ diyerek ve o orduyu hücuma geçirip, o düşmanı mağlub ettiren bir emri nerede? Sonra aynı bu “Arş” emri, hakîr ve bir tek neferi dahi tahrik edemiyen bir neferden sudûr etmesi nerede?!.
Hem hakikî bir malikin ve hükmü nafiz, emri müessir bir âmirin ve iş başında işleyen mahir bir san’atkârın ve bilfiil ihsan ve in’am eden bir mün’imin yaptığı işlerinin tasvirini yapmak üzere: «Bu işleri böyle böyle yaptım ve bunları onun için, şunları da bunun için yapıyorum» demesi gibi, ‘Sizin dünya hanenize arzı, yani toprağı serip gökleri o hanenizde dam yaptım’ demesi nerede?..Ve sonra bir serserinin ve bahsettiği şeylerle hiç teması olmayan bir gevezenin fuzuliyane olan bir tasviri nerede?
Hem gökteki hakikî yıldızların aynıları nerede? Ve o yıldızların cam parçaları içinde görünen ve varlıklarıyla yoklukları müsavi olan geçici, seyyal, küçücük timsalleri nerede?
Evet, Şems ve Kamer’in Hâlık-ı Zülcelalinin kelâmının melaike misal kelimeleri nerede? Sonra beşerin tezvirkârane ve hayalî tarzda zenbur (Eşek arısı) gibi vızıltıları nerede?
Yükleniyor...