herşeyle münasebettarane vaziyet almaları; ve bir ittikan-ı san’at içinde rengârenk nakışlar izhar etmeleri; ve bütün bunlarla beraber herşey nihayet derecede bir sühulet-i mutlaka içinde vücud-pezir olması, elbette ve elbette bir Allâm-ül Guyûb’un herşeyi daire-i ihatasına alan ilm-i muhitine şahidler ve delillerdir.

Hem

اَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ

âyet-i kerimesi de delâlet ediyor ki; bir şeyin vücud bulup var olması, elbette bir ilmi istilzam eder. Ve eşyadaki nur-u vücud dahi, o eşyada bir nur-u ilmi istilzam eder.

Evet insanların san’atlarının güzelliğinin dercesi nisbetinde, o san’at sahibi insanın şuur ve ilmine delâlet ettiğinin; insanın hilkatındaki Hâlık-ı İnsan’ın ilmine delâlet etmesine nisbeti ise, karanlık bir gecede bir yıldız böceğinin ışıkçığının, gündüz ortasında şeffaf şeylerin yüzünde parlayan güneşin şa’şaalı ziyasına nisbeti gibidir.

Hem nasılki o Hallâk-ı Alîm, herşey daire-i ilmindedir ve ihatası var. (Ve kat’î isbat edildi.) Öyle de, o Hallâk-ı Alîm herşeye müriddir. (Yani, irade ve ihtiyar-ı ezelîsiyle herşeye bilerek, görerek, isteğiyle vücud veriyor.) O’nun irade ve meşietinden hariç hiç bir şeyin vücudu tahakkuk etmesine imkân yoktur.

Hem nasılki, O’nun kudret-i İlahiyesi kendini âsâr ve mevcudat ile gösterdiği; ve O’nun ilm-i ezelîsi de kendini mevcudattaki temyiz ve tefrik fiiliyle irae ettiği gibi; öyle de onun irade-i mutlakası dahi eşyaya ve mevcudata, herbirisine hâs ve lâyık ve münasib bir mahiyet ve model ve sima ve şahsiyet tahsis etmesiyle kendini açıkça izhar edip bildiriyor. Yani, eşyanın vücudu bir irade-i ezeliyenin meşietine mazhariyetinden sonra varlıkları tahakkuk eder, meydana çıkar. Öyle ise onun irade ve ihtiyarının şahidleri, eşyanın keyfiyât ve ahval ve şuunatı kadardır denilebilir.

Evet mevcudatın gayr-ı mahdud imkânat arasında ve pek çok akîm yollar içinde ve nihayetsiz müşevveş ihtimaller mabeyninde ve birbirine zıd ve muhalif ve sel gibi akan unsurların elleri ortasında mütereddid iken, birden şu en dakik ve rakik nizam ile, mahsus sıfatlarla intizamkârane dizilerek vücuda gelmeleri; ve şu gözümüz önündeki gayet

Yükleniyor...