Üçüncü Mertebe
اَللّٰهُ اَكْبَرُ قُدْرَةً وَ عِلْمًاد
Cenab-ı Hak, ilim ve kudretiyle herşeyden, her büyükten daha büyüktür. Çünkü o öyle bir Kadir, Mukaddir, Alîm, Hakîm, Musavvir, Kerim, Latif, Müzeyyin, Mün’im, Vedud-i Mütearrif, Rahman-ı Rahim, Cemal-i mutlak, kemal-i mutlak sahibi bir Mutehannin-i Cemil ve bir Nakkaş-ı Ezelî’dir ki; şu kâinatın külliyatı ve eczaları olsun, sahifeleri ve tabakaları olsun bütün hakaik hem bu mevcudatın küllîsi ve cüz’îsinin ve vücud ve bekalarının bütün hakikatları ancak ve ancak onun kalem-i kaza ve kaderinin ilim ve hikmetle tanzim ve takdir ettiği yazıları ve çizgileridirler. Ve ancak onun pergel-i ilim ve hikmetinin sun’ ve tasviriyle olan nukuşlarıdır. Ve ancak onun yed-i beyza-yı sun’unun lütuf ve keremle tasvir ve tezyin ve tenvir ettiği süs ve tezyinatıdırlar. Ve ancak onun letaif-i lütuf ve kereminin rahmet ve nimet ile kendini tanıttırmak ve sevdirmek için ihsan ettiği ezhar ve çiçekleridirler. Ve ancak onun feyyaz olan rahmet ve nimet çeşmesinin cemal ve kemal, terahhum ve tahannününü göstermek için akıttığı ve ifaza ettiği semerat ve meyveleridirler.. ve ancak ve ancak bir cemal-i sermedî ve bir kemal-i deymûmînin lemaat ve parıltılarıdırlar.
Evet bu hakikat, ayine-misal mevcudatın birbiri arkasında mütemadiyen fenaya gidip kaybolmaları ve mazhar-ı esma olan mahlukat kafilelerinin daimî bir seyeran içinde ardı sıra zevale ermeleriyle beraber, o cemal-i sermedî tecellisinin mevsimler, asırlar ve devirlerin akışı boyunca, devam etmesi.. Ve çeşme-i in’am ve ihsanının benî-Âdem ve sair mevcudat kafile ve kitlelerinin zaman nehrinde cereyanları ve günler ve senelerin mürûrlarıyla beraber, onların üstünde berdevam olması şehadetiyle kat’îdir.
Evet ayinelerin hep fenaya maruz olmaları ve mevcudatın mütemadiyen zevalleri ile beraber, tecelli-i cemalin devamı ve feyz-i
اَللّٰهُ اَكْبَرُ قُدْرَةً وَ عِلْمًاد
Cenab-ı Hak, ilim ve kudretiyle herşeyden, her büyükten daha büyüktür. Çünkü o öyle bir Kadir, Mukaddir, Alîm, Hakîm, Musavvir, Kerim, Latif, Müzeyyin, Mün’im, Vedud-i Mütearrif, Rahman-ı Rahim, Cemal-i mutlak, kemal-i mutlak sahibi bir Mutehannin-i Cemil ve bir Nakkaş-ı Ezelî’dir ki; şu kâinatın külliyatı ve eczaları olsun, sahifeleri ve tabakaları olsun bütün hakaik hem bu mevcudatın küllîsi ve cüz’îsinin ve vücud ve bekalarının bütün hakikatları ancak ve ancak onun kalem-i kaza ve kaderinin ilim ve hikmetle tanzim ve takdir ettiği yazıları ve çizgileridirler. Ve ancak onun pergel-i ilim ve hikmetinin sun’ ve tasviriyle olan nukuşlarıdır. Ve ancak onun yed-i beyza-yı sun’unun lütuf ve keremle tasvir ve tezyin ve tenvir ettiği süs ve tezyinatıdırlar. Ve ancak onun letaif-i lütuf ve kereminin rahmet ve nimet ile kendini tanıttırmak ve sevdirmek için ihsan ettiği ezhar ve çiçekleridirler. Ve ancak onun feyyaz olan rahmet ve nimet çeşmesinin cemal ve kemal, terahhum ve tahannününü göstermek için akıttığı ve ifaza ettiği semerat ve meyveleridirler.. ve ancak ve ancak bir cemal-i sermedî ve bir kemal-i deymûmînin lemaat ve parıltılarıdırlar.
Evet bu hakikat, ayine-misal mevcudatın birbiri arkasında mütemadiyen fenaya gidip kaybolmaları ve mazhar-ı esma olan mahlukat kafilelerinin daimî bir seyeran içinde ardı sıra zevale ermeleriyle beraber, o cemal-i sermedî tecellisinin mevsimler, asırlar ve devirlerin akışı boyunca, devam etmesi.. Ve çeşme-i in’am ve ihsanının benî-Âdem ve sair mevcudat kafile ve kitlelerinin zaman nehrinde cereyanları ve günler ve senelerin mürûrlarıyla beraber, onların üstünde berdevam olması şehadetiyle kat’îdir.
Evet ayinelerin hep fenaya maruz olmaları ve mevcudatın mütemadiyen zevalleri ile beraber, tecelli-i cemalin devamı ve feyz-i
Yükleniyor...