Dördüncü Bab
(Allahüekber beyanındadır)
Şu bab iki kısımdır. Bu baştaki kısım, gayet mücmeldir. İkinci kısım ise tam izahlıdır.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
اَللّٰهُ اَكْبَرُ
Cenab-ı Hak, herşeyden daha büyüktür. Çünkü o öyle bir Kadir-i Zülcelal’dir ki, kudreti herşeye yeter. Ve onun kudretine hiç bir vechile hadd ü nihayet yoktur. Ve o kudrete nisbeten zerrelerle yıldızlar, cüz’ ile küll, ferd ile nev’, müsavidirler. Âyet-i
وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ مَاخَلْقُكُمْ
sırrı, o hakikata işaret eder.
Evet bir zerre, bir cüz’ ve bir ferd, cezaletçe ve san’atça bir yıldızdan ve bir küllden ve bir neviden geri değillerdir. (Belki dekaik-ı san’at itibariyle bunlar onlardan daha çok kıymettardırlar.)
اَللّٰهُ اَكْبَرُ
Evet o, onun zatına lâzım-ı zarurî olan ve hiç bir vechile hadd-ü nihayeti olmayan bir ilimle her şeyin bütün ahval ve keyfiyatını bilen bir Alîm-i Zülcelal’dir. Öyle ise hiç bir şeyin o ilimden infikâk etmesi mümkin değildir. Çünkü huzur var ve her şey daire-i nazarında hazırdır.
Evet kâinatta bir hikmet-i âmme ve inayet-i tamme ve bir şuur-u muhit ve hal-i hazırdaki cüz’iyatın muntazam kaziyeleri (yani muntazam bir miktar-ı muayyen ve ölçü içinde bulunmaları) ve o miktarların faydalı, semereli neticeleri ve iki had ortasında nevilerin muayyen ecelleri
(Allahüekber beyanındadır)
Şu bab iki kısımdır. Bu baştaki kısım, gayet mücmeldir. İkinci kısım ise tam izahlıdır.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
اَللّٰهُ اَكْبَرُ
Cenab-ı Hak, herşeyden daha büyüktür. Çünkü o öyle bir Kadir-i Zülcelal’dir ki, kudreti herşeye yeter. Ve onun kudretine hiç bir vechile hadd ü nihayet yoktur. Ve o kudrete nisbeten zerrelerle yıldızlar, cüz’ ile küll, ferd ile nev’, müsavidirler. Âyet-i
وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ مَاخَلْقُكُمْ
sırrı, o hakikata işaret eder.
Evet bir zerre, bir cüz’ ve bir ferd, cezaletçe ve san’atça bir yıldızdan ve bir küllden ve bir neviden geri değillerdir. (Belki dekaik-ı san’at itibariyle bunlar onlardan daha çok kıymettardırlar.)
اَللّٰهُ اَكْبَرُ
Evet o, onun zatına lâzım-ı zarurî olan ve hiç bir vechile hadd-ü nihayeti olmayan bir ilimle her şeyin bütün ahval ve keyfiyatını bilen bir Alîm-i Zülcelal’dir. Öyle ise hiç bir şeyin o ilimden infikâk etmesi mümkin değildir. Çünkü huzur var ve her şey daire-i nazarında hazırdır.
Evet kâinatta bir hikmet-i âmme ve inayet-i tamme ve bir şuur-u muhit ve hal-i hazırdaki cüz’iyatın muntazam kaziyeleri (yani muntazam bir miktar-ı muayyen ve ölçü içinde bulunmaları) ve o miktarların faydalı, semereli neticeleri ve iki had ortasında nevilerin muayyen ecelleri
Yükleniyor...