kırk günde keşfettikleri bir hakikatı, sen kırk senede dahi muvaffak olamıyorsun da.



Dördüncü Hastalık: Su-i zandır. Evet ey nefis! Senin hastalıklarından birisi de su-i zandır. Nasıl karnı aç olan bir kimse, bütün insanları aç zannetmesi gibi, sen de sendeki gurur hastalığının ve riyan sebebiyle, eslâf-ı izam hakkında isae-i zanda bulunmakla, gördüm ki, gözünü kapamakla yalnız ve yalnız kendi nefsine gündüzü gece yapmışsın.

اَللّٰهُمَّ احْفَظْنَ مِنَ الْيَاْسِ وَ سُوءِ الظَّنِّ وَ الْعُجْبِ وَ الْغُرُورِ آمِينَ

Sonra manevî taht-el Arz bir seyahatta

(1) Otuzuncu Söz’ün Birinci Maksadı’nın âhirindeki Fatiha sonunda olan üç yolun beyanında görülen bir seyahat-ı acibe-i ruhaniyeye işarettir. (Mütercim)



ve yerin batnında bazı hakikatları müşahede ettim.

Birinci Hakikat: Bil ki, Malik-i Hakikî’den (C.C.) gaflet etmek, nefsin fir’avnlaşmasına sebep olup, kendi nefsini kendine malik tevehhüm eder. Böylece, vehm ü hayalinde nefsi için bir daire-i hâkimiyet teşekkül eder. Sonra da sair insanları, hattâ esbabı da kendi nefsine kıyas ederek, Allah’ın malını onlara taksim etmeğe başlar. Git gide ahkâm-ı İlahiyeye karşı muaraza etmeye; Ve Hâlıkının mukadderatıyla mübareze etmeye kalkışır. Halbuki nefse, enaniyetin hikmet-i i’tası ise, sıfat-ı uluhiyeti fethetmek için bir vâhid-i kıyasî olmak içindir. Fakat o ise, su-i ihtiyariyle enenin hikmet-i hilkatine mugayir şeylerde sarfeder.

Ey bu kitaba nazar eden zat! Bil ki; şu ince, nâzik hakikat, bütün çıplaklığıyla benim meşhudum oldu. Evet, gördüm ki, gaflet suyu ile yeşeren nefisdeki ‘Ene’ siyah bir noktadır. Fakat o ene; mülkünde, uluhiyetinde, rububiyetinde şeriki olmayan kendi Hâlıkının muhit sıfâtını fehmetmek için bir vâhid-i kıyasî vazifesini görür. Zira insanların eşya hakkındaki bilgileri, evvelâ nisbî ve kıyasîdir. (Yani evvelâ kendi

____________________________________

Yükleniyor...