Hem kâinatın eczalarından olan nebatat ve hayvanatta görülen faydalar için bir tebdil ve hikmetler için bir tahvil hükmediyor. Bu ise, bir Rabb-i Müdebbir ve Hakîm’in vücub-u vücuduna delâlet ederler.

Hem küre-i arz gibi, kâinatın bütün azalarında bir çok gayelere müteveccih bir tağyir görünüyor. Meselâ, küre-i arzın gecesi ve gündüzüyle pek çok gayeler için birbiri arkasında değiştirilip döndürülmeleri gibi… Bu ise bir Fâil-i Muhtar, Fa’alün Limayürid’in vücub-u vücuduna delâlet eder. Çünkü fâilsiz bir fiil muhal olduğu gibi, şu birbirine bakan fiillerin masdarı, kudret-i vâcibeden başka birisinin eseri olmasına hiç bir akıl ihtimal veremez.

Hem, bütün âlemde kemalâta yükselen bir tanzim fiili görünüyor. (Yani eşyaya, mevcudata bir kemal vermek için intizamkârane bir fiil işliyor.) Bu ise, bir Kadir-i Kayyum’un vücub-u vücuduna delâlet eder. Evet, tanzim fiili nâzımsız olması ne derece mümteni’ ise; kesîr, mümkin, münfail bir cüz’ün bu muhit ve şuurkârane fiile sahib olması ve onun fâili olması o derece muhaldir, mümteni’dir. Evet örümceğin elinin san’atçığı nerede? Kâinatın kametine göre biçilmiş şu elbiseyi dokumak nerede? Belki kör, kırık, camid şeyler nerede? Ve şu âleme giydirilmiş olan işlemeli, murassa’ ve münakkaş gömleğin dokunması nerede? Öyle ise bunlar, yine vücub ve vahdet-i Rabbaniye için âyetlerdir.

İşte ziyadaki yedi renk gibi ve merkezde müttehid devair-i mütedahile gibi olan ve daimî faaliyet gösteren bu hakaik-ı hamse dahi bilbedahe delâlet ediyorlar ki; bu kâinatın birtek Mutasarrıf-ı Hakîm ve Müdebbir’i ve istediği şeyi yapmakta, çevirmekte, döndürmekte muhtar olan bir Kadir-i Kayyum’u ve evsaf-ı kemaliye ile muttasıf bir Rabb-i Zülcelali Velikram’ı vardır. İşte şu hakaik-ı hamse dahi, yine bir tek ziya ile vücub ve vahdete bakan bir pencere açıyor. Kâinat onda o beş sadalı lisan ile

اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ

diye nida ederek şehadet ediyor.

Hem kâinatın küllen ve cüz’en her zaman hudûsa maruz bulunması, yani dembedem tahrib ve tahlil edilip yeniden yeniye ihdas edilmesi ise, elbette kadîm bir muhdisi istilzam eder.

Hem kâinatın mecmuan olsun, eczaen olsun; zat ve sıfat ve keyfiyatları, gayr-ı mahdud imkânlar arasında mütereddid olmasıyla

 /  
742
Yükleniyor...