İkinci Baskı Münasebetiyle
(Bir-iki noktanın îzahı)
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
1- Mesnevî-i Nuriye’nin Türkçe bir tercümesi olan şu kitabımızın birinci baskısıyla ikinci baskısı arasına hayli uzun bir zaman faslının girmesi, bir takım sebeplere dayanır.
Bu sebeplerin başında; yanlış asıllı da olsa, alışkanlığın tersi cihetinden ve görünen hâlâta karşı heyecanlı reaksiyonların dedikoduya varacak kadar zuhura gelmiş olmasıdır. Ve bundan da, şeriattaki insanların örf ve âdetlerine mümkün mertebe (teferruat işinde) müraat hususunun incelik ve nezâketi hatırlanmıştır.
İkinci sebep: Birinci baskının nüshaları uzun zamandan beri tamamen tükenmiş olduğu halde, eski yersiz reaksiyonlarla gelen dedikoduların tamamen yatışmasını ve fıtrî bir tarzda ona karşı samimi talepleri ve ciddi ihtiyacın küllîice zuhurlarını beklemedir, ki lillâhilhamd intizar edilen hal artık oluşmuştur.
2- Mesnevî’nin birinci baskısının mukaddemesinde mütercimin vaad gibi bazı sözleri ve âdeta kaide tarzında bir takım beyanları sudûr etmiştir.. ki acaba kitabın yaprakları arasında ve satırları içinde onlara ne mertebe riayet edilmiş diye tercüme kitabımızı yeniden ve dikkatlice incelemeye aldık. Sözü edilen vaad ve beyanların hulasası şudur: «Tercümede Arabi aslın metninin üslubu çerçevesi dışına çıkılmayacak.. Ve mütercim, metnin bir mana-yı mefhumunu alıp ta; ya da, merhum Molla Abdülmecid Efendi’nin tercümesi tarzında, kendisini uzatma-kısaltma gibi tasarrufa selahiyetli addedip te kendi anlayış ve üslubunun rengine göre serbest bir tercüme cihetine gitmeyecek ve şerhvarî olan bir tasarruftan ihtiraz edecektir. Bunun yanında zamanın –dil hususunda- lâşuurî akıntısına kapılıp ta, günlük modaya uymayacak ve tercümesini mümkin mertebe ‘Dinî bir lisan’ olan Risale-i Nur’un ağırbaşlı ve ciddî tarz-ı üslub ve şivesine uyduracak şekilde yapacaktır.»
(Bir-iki noktanın îzahı)
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
1- Mesnevî-i Nuriye’nin Türkçe bir tercümesi olan şu kitabımızın birinci baskısıyla ikinci baskısı arasına hayli uzun bir zaman faslının girmesi, bir takım sebeplere dayanır.
Bu sebeplerin başında; yanlış asıllı da olsa, alışkanlığın tersi cihetinden ve görünen hâlâta karşı heyecanlı reaksiyonların dedikoduya varacak kadar zuhura gelmiş olmasıdır. Ve bundan da, şeriattaki insanların örf ve âdetlerine mümkün mertebe (teferruat işinde) müraat hususunun incelik ve nezâketi hatırlanmıştır.
İkinci sebep: Birinci baskının nüshaları uzun zamandan beri tamamen tükenmiş olduğu halde, eski yersiz reaksiyonlarla gelen dedikoduların tamamen yatışmasını ve fıtrî bir tarzda ona karşı samimi talepleri ve ciddi ihtiyacın küllîice zuhurlarını beklemedir, ki lillâhilhamd intizar edilen hal artık oluşmuştur.
2- Mesnevî’nin birinci baskısının mukaddemesinde mütercimin vaad gibi bazı sözleri ve âdeta kaide tarzında bir takım beyanları sudûr etmiştir.. ki acaba kitabın yaprakları arasında ve satırları içinde onlara ne mertebe riayet edilmiş diye tercüme kitabımızı yeniden ve dikkatlice incelemeye aldık. Sözü edilen vaad ve beyanların hulasası şudur: «Tercümede Arabi aslın metninin üslubu çerçevesi dışına çıkılmayacak.. Ve mütercim, metnin bir mana-yı mefhumunu alıp ta; ya da, merhum Molla Abdülmecid Efendi’nin tercümesi tarzında, kendisini uzatma-kısaltma gibi tasarrufa selahiyetli addedip te kendi anlayış ve üslubunun rengine göre serbest bir tercüme cihetine gitmeyecek ve şerhvarî olan bir tasarruftan ihtiraz edecektir. Bunun yanında zamanın –dil hususunda- lâşuurî akıntısına kapılıp ta, günlük modaya uymayacak ve tercümesini mümkin mertebe ‘Dinî bir lisan’ olan Risale-i Nur’un ağırbaşlı ve ciddî tarz-ı üslub ve şivesine uyduracak şekilde yapacaktır.»
Yükleniyor...