Evet, mütercimin birinci baskıda bu vaad ve beyanları, lisan hususunda umumiyetle yerine getirilmiş olduğu şükranla müşahede edilmiş olması yanında, üslub-u beyan ciheti ve şerhvarî olan serbestçe tercüme işinde ise, yine % 90 nisbetiyle va’dine uyduğunu, ancak bir kısım mevzi’lerde ise, hiss ve heyecanın verdiği bazı taşkın haller onu yer-yer huduttan aşırıp taşırttığını da müşahede etmiş bulunmaktayız.

Bunların dışında, Türkçe tercümemiz, Arabi aslın son derece îcazlı olan metninin bazen çok derin ve ince nüktelere giden ve diplere dalan ma’nalarının murad ve maksadlarına muvafık düşüp düşmediği ciheti de, bu defaki dikkatlice incelememizde araştırıldı. Bunda dahi –az da olsa- ufak-tefek bazı sehivler veya farkına varmadan bir kısım atlamalar; veyahut metindeki mana külliyetini ihata edipte, onun maksadına iyice muvafık düşmeyen bir takım adem-i tefehhümler görülmüştür.

İşte, şu zikredilen hususların düzeltilmesi ve elden geldiği kadar metindeki ma’naların muradına muvafık düşmesi için, âdeta yeniden tercüme eder gibi aslıyla noktası noktasına mukabele ettirilip okundu.. Ve ona göre düzeltilmesi icab eden yerlerde bazı tashihler icra ettirildi. Her halde bu ameliyeden dolayı da, birinci baskı ile şu ikinci baskı arasında nüsha farkı gibi bazı muhalefetler göze çarpacaktır. Bu zarurî tasarruftan dolayı okuyucudan bağışlanmamı istirham ederim.

Ancak ne var ki, bütün bu samimî didinme ve yapılan yorucu mukabele ve düzeltmelere rağmen ve bununla beraber, yüzdeyüz yanlışsız ve mükemmel bir tercüme olmuştur diyemeyiz. Zira bu iş, koskoca bir müceddid-i ulu-l azm olan Bediüzzaman’ın enfüsî mücahede ve terakkiyatının, yani kalbî ve ruhî maarif-i ilhamiyesinin pek îcazdar beyanının garip libaslı üslubunun, bir başkası tarafından diğer bir lisana tahvil ve tercümesidir. Elbette, değil benim gibi bir biçare insanın, belki en büyük ve en mütebahhir ülemanın tercümeleri de olsa, yine de tam ve mükemmel olamaz. Fakat ne yapalım, bugünkü âlemde ilim pazarı kesadlık geçirdiği için, bizim gibiler kalkıyor, haddini aşarak böylesi fevkalâde büyük işlere girişmeye cesaret gösterebiliyorlar.

Lâkin Hz. Nur Müellifinin ferman buyurduğu gibi: «İhlasın ve samimiyetin dahi kerameti vardır» kaziyesine göre, inşâallah tercümemiz ve çalışmamız samimice olmuş.. Ve biiznillah Nur müştaklarına pek

Yükleniyor...