bir nurdur.” Yani: Abdin kendi cüz-i ihtiyarîsini sarfetmesinden sonra.... Buna göre, “iman” beşerin kalbi ve vicdanı için bir nurdur ve Şems-i Ezel olan Cenab-ı Allahtan gelen bir şua’dır ki; vicdanın melekûtiyet ülkesini birden ve bitamamiha ziyalandırıyor. İşte iman, bu nûru ile bütün kâinatla bir ahbablık, bir dostluk ve bir ünsiyet kuruyor ve şems-i ezelînin nurunu neşredip dağıtıyor, yayıyor. Hem iman, vicdan ile bütün eşya arasında öyle bir münasebet te’sis ediyor ve kalbe öyle manevî bir kuvvet ilka eyliyor ki; onunla insan bütün hadiseler ve musibetlere karşı direnmeye muktedir olmuş oluyor. Hem o iman, kalbe öyle bir vüs’at, bir ihata veriyor ki; onunla mazî ve müstakbeli yutabilecek bir kuvvete sahib olmuş oluyor.

Evet, nasıl ki iman, Şems-i ezelden gelen bir şuadır; kezalik iman, Saadet-i Ebediyeden, yani haşre imandan gelen bir Lem’a ve bir ışıktır ki, onun ziyasıyla bütün emellerin, arzuların tohumları; ve vicadanda tevdi’edilmiş bütün isti’datların çekirdekleri neşv u nema bularak, yeşerip ebede uzanır, giderler. Ve o halde, insandaki istidad çekirdeği ise, Tûba ağacı gibi bir şecerenin tohumuna inkılab ile, yeşerip dallanarak ebede uzanabiliyor.

Amma

وَ يُقِيمُونَ الصَّلَوةَ

ise, bilesin ki: Bu cümlenin, evvelki cümle olan

يُوءْمِنُونَ بِالْغَيْبِ

ile nazm ve münasebet vechi, gündüzün ortasındaki güneşten daha zahirdir. Hem

وَ يُقِيمُونَ الصَّلَوةَ

nin kalıba ait hasenat’ın içinden (yani beden hasenatı içersinden) hâs olarak “Namaz”ı ele alıp ileri sürmesindeki hikmet ise, şöyle bir işarettir ki; “nasıl Kur’anın tamamı fatihada, âlemin mecmu’u da insandadır” olan hakikatı gibi; Namaz dahi bütün hasenat ve ibadetlerin bir fihristesi, bir enmûzeci ve bir makesidir. Zira namaz; bir çeşit orucu, Haccı, Zekâtı ve diğerlerini müştemil olup içinde saklamaktadır. Aynı zamanda mahlûkatın fıtrî ve ihtiyarî olan enva-i ibadetlerine de şamil bulunmaktadır.

Evet, mesela namaz; rükû’da, sücûdda ve kıyamda bulunan Melâikelerin ibadetlerini.. ve secde halinde bulunan Taşların; ve hal-i kıyamda olan Ağaçların; ve rükû’ halindeki hayvanların ibadetlerini müştemil bulunmaktadır.

 /  
505
Yükleniyor...