Sonra:
ذٰلِكَ الْكِتَابُ
Yani o Kur’ân, ilim ve kemalce emsalinin kat kat fevkindedir. Öyle ise, o mu’cizdir.. Yahutta, o Kur’an mümtaz ve müstesnadır. Zira, içinde şek ve şüphe yoktur. Çünki o, müttakilere sahih ve sağlam yolu göstermektedir.. Ve daha sen kalan kısımları istinbat eyle!
Sonra:
هُدًي لِلْمُتَّقِينَ
Yani ki: O Kur’an insanları dosdoğru tarik-i müstakime irşad ediyor. Öyle ise o, yakinîdir; öyle ise o, mümtazdır; öyle ise mu’cizedir.
ŞİMDİ SADEDİN TAHLİLİ
Amma
هُدًي لِلْمُتَّقِينَ
cümlesi ise, bil ki; bu kelamın güzelliğinin menba’ı “Dört Nokta” dandır.
irinci Nokta: Müptedanın hazfedilmiş olmasıdır ki; içindeki ittihadın hükmü (müpteda ile haber arasındaki ittihadın hükmü) müsellem, kesin olduğuna işarettir. Öyle ki, müptedanın zatı, adeta haberin içersinde mevcuddur. Hatta öyle ki, zihinde bile cümlenin müpteda ile haberi arasında adeta muğayeret yok gibidir.
(Mesela: Müpteda için
اِذْاَنَّهُ هُدًي لِلْمُتَّقِينَ
gibi, haberden önce bir müptedayı getirmemiştir.)
�kinci Nokta: İsm-i fâilin masdar ile tebdil edilmiş olmasıdır ki, (Yani: ö
هُدًي
masdarı yerine
هَادِي
ism-i fâilini getirmemiş olmasıdır) şöyle bir remize bakar ki, diyor: “Hidayetin nuru tecessüm eylemiş, Kur’an cevherinin kendisi olmuştur. Nasıl ki kızıl’ın rengi tecessüm edince “Kırmız
{“Kırmız” Arapça bir kelime olup, küçük bir böceğin dışkısından elde edilen bir çeşit boyadır. Belki Türkçedeki “kırmızı” kelimesi de bundan alınmış olabilir. –Mütercim–}
”a kesildiği gibi...
�çüncü Nokta:
هُدًي
nin tenkiridir. (yani tenvin ile nekirelendirilmiş olmasıdır) Zira bu tenkirde, Kur’anın hidayeti son derece ince olduğuna, hatta bu inceliğin künhüne erişilemeyecek derecede dakik olduğuna bir îmadır. Aynı zamanda bu “Nekire”; Kur’an hidayetinin ilim ile ihata edilemeyecek derecede ki vus’atının sonsuzluğuna da ima etmektedir. Zira, menkûriyet”, (nekirelendirme) ya incelik ve gizlilik ile, ya da ihatayı aşan vus’at ile alakadardır.İşte, bu noktadandır ki; bazen “Tenkir”, tahkir için (yani az, za’if ve küçük gösterme için) olduğu gibi, bazen de ta’zim ve hürmet için de kullanılır.
ördüncü Nokta:
لِلْمُتَّقِينَ
deki îcazıdır.
ذٰلِكَ الْكِتَابُ
Yani o Kur’ân, ilim ve kemalce emsalinin kat kat fevkindedir. Öyle ise, o mu’cizdir.. Yahutta, o Kur’an mümtaz ve müstesnadır. Zira, içinde şek ve şüphe yoktur. Çünki o, müttakilere sahih ve sağlam yolu göstermektedir.. Ve daha sen kalan kısımları istinbat eyle!
Sonra:
هُدًي لِلْمُتَّقِينَ
Yani ki: O Kur’an insanları dosdoğru tarik-i müstakime irşad ediyor. Öyle ise o, yakinîdir; öyle ise o, mümtazdır; öyle ise mu’cizedir.
ŞİMDİ SADEDİN TAHLİLİ
Amma
هُدًي لِلْمُتَّقِينَ
cümlesi ise, bil ki; bu kelamın güzelliğinin menba’ı “Dört Nokta” dandır.
irinci Nokta: Müptedanın hazfedilmiş olmasıdır ki; içindeki ittihadın hükmü (müpteda ile haber arasındaki ittihadın hükmü) müsellem, kesin olduğuna işarettir. Öyle ki, müptedanın zatı, adeta haberin içersinde mevcuddur. Hatta öyle ki, zihinde bile cümlenin müpteda ile haberi arasında adeta muğayeret yok gibidir.
(Mesela: Müpteda için
اِذْاَنَّهُ هُدًي لِلْمُتَّقِينَ
gibi, haberden önce bir müptedayı getirmemiştir.)
�kinci Nokta: İsm-i fâilin masdar ile tebdil edilmiş olmasıdır ki, (Yani: ö
هُدًي
masdarı yerine
هَادِي
ism-i fâilini getirmemiş olmasıdır) şöyle bir remize bakar ki, diyor: “Hidayetin nuru tecessüm eylemiş, Kur’an cevherinin kendisi olmuştur. Nasıl ki kızıl’ın rengi tecessüm edince “Kırmız
{“Kırmız” Arapça bir kelime olup, küçük bir böceğin dışkısından elde edilen bir çeşit boyadır. Belki Türkçedeki “kırmızı” kelimesi de bundan alınmış olabilir. –Mütercim–}
”a kesildiği gibi...
�çüncü Nokta:
هُدًي
nin tenkiridir. (yani tenvin ile nekirelendirilmiş olmasıdır) Zira bu tenkirde, Kur’anın hidayeti son derece ince olduğuna, hatta bu inceliğin künhüne erişilemeyecek derecede dakik olduğuna bir îmadır. Aynı zamanda bu “Nekire”; Kur’an hidayetinin ilim ile ihata edilemeyecek derecede ki vus’atının sonsuzluğuna da ima etmektedir. Zira, menkûriyet”, (nekirelendirme) ya incelik ve gizlilik ile, ya da ihatayı aşan vus’at ile alakadardır.İşte, bu noktadandır ki; bazen “Tenkir”, tahkir için (yani az, za’if ve küçük gösterme için) olduğu gibi, bazen de ta’zim ve hürmet için de kullanılır.
ördüncü Nokta:
لِلْمُتَّقِينَ
deki îcazıdır.
Yükleniyor...