evaben sana denilir ki: onlara tabi’ olmak ve cemaatlerine uymak meselesi ise, âkaid ve ahkamın asılları itibariyledir. Çünkü, akaid ve ahkâmın asılları, devamlı kalan ve değişmeyen sabit hakikatler olup, furûat gibi değişmeye kabil değillerdir. Zira furûât, zamanın değişmesiyle tagayyür ve değişim

{ İçtihad Risalesi olan 27. Sözün hatimesi buradaki icmalin bir şerhi mesabesindedir. İstersen oraya müracaat et, bu meselenin tam halli yapılmış olduğunu göreceksin. Evet, şeriatın furuatında olan tegayyür ise ancak vahy ile ve peygamberlerin emriyledir. Yoksa, şunun bunun kafası değil. MütercimM}

gösterebiliyor.

Evet, nasıl ki dört mevsimler’in ve insan ömrünün mertebeleri vardır. (İnsanın ömrü; çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık mertebeleri gibi) ve keza, ilaçlar ve elbiselerin, mizaçlara ve mevsimlere göre ayrı ayrı tarzda olmasında tesirleri olmaktadır. Evet, bazı ilaçlar bir vakitte vücûda deva olduğu halde, başka bir vakitte zararlı düşebiliyor. Öyle de: Nev-i beşerin ömür mertebeleri (asırlar ve çağlar itibariyle) ahkamın furû’atında, (Yani: ümmet ve milletlerin vaziyet, yaşayış ve hallerine göre) değişim göstermesinde te’sir ve rolleri vardır. Yani: Allah’ın vahyi ve emri ile değişen o teferruatlı hükümler, gelir ruhların devası kalplerin gıdası olurlar.

غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ

önceki cümle ile olan nazm ve diziliş vechi:

Ey aziz bilmiş ol ki: Bu makam, “Havf ve Tahliye” makamı olması hasebiyle, (Yani, Korkulan yeri; ve dalalet ve sairenin kir, paslarını kalb ve ruhtan çıkarıp atma makamı olduğundan) sabık makamla münasip düşmektedir. Evet bu makam, (dinleyiciyi) hayret ve dehşet nazarı ile,- celal ve cemal ile tavsifi yapılmış olan Rububiyetin makamına baktırıyor ve bakıyor.

Sonra, iltica ve sığınma nazarıyla

نَعْبُدُ

deki ubudiyet makamına baktırmaktadır.

Sonra, Acz nazarıyla

ينَسْتَعِينُ

deki tevekkül makamına nazarı çevirtiyor.

Yükleniyor...