İşte bu mânâ ile, şu
الَّذِينَ
olan “Mevsûl”
{ Esma-i mevsule diye isimlendirilmiş olanlardan
الَّذِينَ
Ve
الَّذِي
kelimesi, lûgatça “bitiştirilmiş, ulaştırılmış manasıyla; bir cümlenin ifade ettiği manalar, arkasında gelen cümle onu tamamlıyorsa, bu iki cümle arasına
الَّذِي
ile bitiştirmeye “mevsûl” denilir. –MütercimM}
edatı işarettir ki; Beşer’in karanlıklı yolları içersinde (Yani vahye ve semavî dinlere ittiba etmeden kendi akıl ve vehimlerine göre felsefice yollarını ta’yin edip çizenler ma’nasıyla) Allah’ın “Sırat-ı müstekim” gibi aydın, nurlu bir yol ni’metine mazhar olmuş o Enbiya, Şüheda ve Sülehaların yüce şanlarına; ve hadsiz karanlık yollar içersinde yıldızlar gibi parlayıp yollarını aydınlattıklarına işarettir. Hal böyle olunca; bu kafile-i nûraniye, her bir dinleyicinin –araştırmasa da– gözü önünde adeta ahd edilmiş, ma’lum ve belli imamlar olarak görünmektedirler.
Amma
الَّذِينَ
nin Cem’iyetinde ise, (Yani:
الَّذِي
ile müfred olarak değil,
الَّذِينَ
yi Cemiyet ve Cemaat ile, Yani: “Cem” siğasıyla zikretmesi) O büyük hidayet ve iman nimetlerine mazhar olmuş zatlara ve onların “Sırat-ı Müstakim” olan yollarına ve ayrıca mesleklerinin hakkaniyetine “Tevatür” sırrıyla uymak ve tabi’ olmak imkanının mevcut olduğuna remzetmek içindir. Evet, { Hadisin mehazı için bak: Risale-i Nur’un Kudsî Kayn. 2. baskı, sh: 843 Sıra no: 905 –Mütercim–}
يَدُاللّٰهِ مَعَ الْجَمَاعَةِ
Hadis-i şerifi de bu mânâyı, (yani, Hak yolunun cemaat-i kübrasına tabi’ olmanın lüzumluluğunu) te’yid etmektedir.
Amma
اَنْعَمْتَ
kelimesi ve bunun mazî siğasıyla zikredilmesindeki ma’na ise; ni’meti taleb edip istemenin yoluna ve onun vesilesine işaret
الَّذِينَ
olan “Mevsûl”
{ Esma-i mevsule diye isimlendirilmiş olanlardan
الَّذِينَ
Ve
الَّذِي
kelimesi, lûgatça “bitiştirilmiş, ulaştırılmış manasıyla; bir cümlenin ifade ettiği manalar, arkasında gelen cümle onu tamamlıyorsa, bu iki cümle arasına
الَّذِي
ile bitiştirmeye “mevsûl” denilir. –MütercimM}
edatı işarettir ki; Beşer’in karanlıklı yolları içersinde (Yani vahye ve semavî dinlere ittiba etmeden kendi akıl ve vehimlerine göre felsefice yollarını ta’yin edip çizenler ma’nasıyla) Allah’ın “Sırat-ı müstekim” gibi aydın, nurlu bir yol ni’metine mazhar olmuş o Enbiya, Şüheda ve Sülehaların yüce şanlarına; ve hadsiz karanlık yollar içersinde yıldızlar gibi parlayıp yollarını aydınlattıklarına işarettir. Hal böyle olunca; bu kafile-i nûraniye, her bir dinleyicinin –araştırmasa da– gözü önünde adeta ahd edilmiş, ma’lum ve belli imamlar olarak görünmektedirler.
Amma
الَّذِينَ
nin Cem’iyetinde ise, (Yani:
الَّذِي
ile müfred olarak değil,
الَّذِينَ
yi Cemiyet ve Cemaat ile, Yani: “Cem” siğasıyla zikretmesi) O büyük hidayet ve iman nimetlerine mazhar olmuş zatlara ve onların “Sırat-ı Müstakim” olan yollarına ve ayrıca mesleklerinin hakkaniyetine “Tevatür” sırrıyla uymak ve tabi’ olmak imkanının mevcut olduğuna remzetmek içindir. Evet, { Hadisin mehazı için bak: Risale-i Nur’un Kudsî Kayn. 2. baskı, sh: 843 Sıra no: 905 –Mütercim–}
يَدُاللّٰهِ مَعَ الْجَمَاعَةِ
Hadis-i şerifi de bu mânâyı, (yani, Hak yolunun cemaat-i kübrasına tabi’ olmanın lüzumluluğunu) te’yid etmektedir.
Amma
اَنْعَمْتَ
kelimesi ve bunun mazî siğasıyla zikredilmesindeki ma’na ise; ni’meti taleb edip istemenin yoluna ve onun vesilesine işaret
Yükleniyor...