getirir ve onu şevkle doldurur.. Ve o sıfatların mevsufu olan Zat-ı Kibriyanın nuruna teveccüh etmeye hareketlenir. Buna göre,

اِيَّاكَ

nin mânâsı: “Ey şu sıfatlarla mevsuf olan zat-ı Zülcelal!” demek olur.

�KİNCİ NÜKTE: Bu hitap, yani

اِيَّاكَ نَعْبُدُ

hitabı; belağat mezhebinde, mânâların mülahazası zaruretine işaret eder. (Yani hitabın makamı, hitap edilenin azamet ve celalini ve namaz’ın mahiyetini ve onda okunan fatihanın ma’nalarının nereye baktığını ve sairleri mulahaza ve tefekkür eylemek lâzımdır diye işaret eder demektir.) ta ki, okunan şey’in şimdi taze nâzil oluyor gibi olsun ki, tabiatça ve zevkçe hitaba incirar etmiş olsun ve ona bağlansın.

Demekki,

اِيَّاكَ

nin hitabı

اُعْبُدْ رَبَّكَ كَاَنَّكَ تَرَاهُ

{ Bu Hadis-i Şerif mütevatir hadislerdendir. Bir çok kaynaklarının tesbiti, “Risale-i Nur’un Kudsî Kaynakları 2. baskı –A.B.– sh.:809, sıra no: 831 dedir. MütercimM}

(Rabbine karşı onu görüyor gibi ibadet et!) hadisindeki imtisalin emrini tazammun ediyor.

Amma

نَعْبُدُ

deki mütekellim-i maal-ğayr “nûn”u (Kendiyle beraber başkaları adına talep içinde hitap etme “nun”u üç vecih içindir.

irinci Vecih: Yani, biz âlem-i sağir olan “Ene” nin, yani vucûd’un ve şahsiyyet’in a’zası ve zerrelerinin cemaatları olarak şükr-ü örfi

{ Şükr-ü Örfinin tarifi şöyledir: Cenab-ı Hakk’ın kendi abdine in’am eylediği kulak, burun ve göz gibi bütün a’zaları yaratıldıkları hikmet ve gayesine göre sarf eylemektir. Yani: İbadet cihetinde herbirisini Allah’ın emreylediği tarzda çalıştırmaktır. –El muhit-ül Mühît B.Bistam sh:476– MütercimM}

ile sana ibadet ederiz. Her bir a’za ve zerrelerinin şükr-ü örfîyi yerine getirmeye (mânevi) emrolunmuş olmakla, fıtri olarak bu emr-i maneviye uymak, o a’zanın itaatidir.

Yükleniyor...