ebediyyenin tekarurretmesiyle istikrar bulur, durur.. Ve bütün bu tehavvüller, değişimler muayyen bir nizam ve muntazam bir kanun ile cereyan eder. Bundan dolayı ayet, o inkılabların ilkine ve birincisine

وَكُنْتُمْ اَمْوَاتًا

kavliyle işaret eylemiştir. İşte bu ilk inkılab ise, tavırların en âhirinin en son tavırlarını da müştemil bulunurak

اَحْيَاكُمْ

ün mealini netice verrmektedir ki, ikinci inkilaba da delalet eyliyor. Hakaik-ı alemin en acibi olan şu ikinci inkılap ise,

ثُمَّ يُمِيتُكُمْ

ün inkılabıyla nihayetlenen en son tavırları müştemil bulunmaktadır.. Ve şu gelen üçüncü inkılap dahi ö

ثُمَّ يُمِيتُكُمْ

inkılabıyla tamamlanan berzahî tavırlarını da müştemildir.. Ve bu inkılab dahi

ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

kavliyle hitam bulan dördüncü inkılaba kadarki kabir ve haşir tavırlarını içine almaktadır. İşte acaba, bütün bu inkılabların etvarında dikkatlice düşünen bir kimse, haşrin inkârına nasıl cesaret edebilecektir.

---------------(((---------------

Şimdi ayet’in cümle cümle heyetlerinin nazmına geçiyoruz

İşte birinci cümle olan

كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللّٰهِ وَكُنْتُمْ اَمْوَاتًا

dır. Bundaki

كَيْفَ

ile edilen istifham, zihinlerini kendi kabahatlarına çevirmek içindir, taki kendileri bizzat kabahatlarını görerek, insafa gelip ikrar etsinler. Hem

كَيْفَ

kelimesi aynı zamanda halin lazımına, yani yaşanan ve isbatlı delilleri ile silsilenin hal ve tavrılarını inkâr ile yapılan küfrün inkârın imkansızlığına ve ademine istidlal olduğuna işarettir.


Yükleniyor...