evaben sana denilir: Burada şimdi, aşağıda gelecek üçüncü ve dördüncü meselelerdeki, ya da alttaki ikinci meselede olan üçüncü ve dördüncü bölümlerdeki ukdelerin içinde olan hakikatleri kabul ettirmeye zihni hazırlamak için bir mecazı ihtiyar eylemiştir.

--------------------

�KİNCİ MESELE:

اَحْيَاكُمْ

hakkındadır.

Bilmiş olki: Hayat, kudret mu’cizelerinin en âcaibi ve en dakikidir. Hem bütün ni’metlerin de en büyüğüdür... Ve keza mebde’ ve ma’ad (dünyaya geliş ve ahirette yeniden diriliş) hakkındaki umum bürhanların en zahiridir.

mma hayatın en dakiklik yanı ve gumûzluk ciheti şudur ki: hayat nevilerinin en aşağı tabakası nebat hayatıdır. Şu nebat hayatınında ilk mertebe ve derecesi, çekirdek ve tohumdaki hayat düğümünün tenebbühü ve uyanışıdır. Çekirdek ve tohumdaki bu tenebbüh de, şiddetli âşikarlığı ve umûmiliği ile ve zaman-ı Ademden (a.s.) beri onunla olan ülfetler ile beraber, yinede beşerin ilmi ve hikmeti gözünden mestûr ve saklı kalmıştır.

Amma hayatın en büyük bir ni’met olduğu tarafı ise

{ Bu kısın mufassal izahı, Yirmidokuzuncu Söz’ün Birinci Maksadının Birinci Esasındadır. –Mütercim–}

şöyledir: hayatsız bir cisim, bulunduğu müşahhas ve muayyen mekândan ve ona gelip karışan şeylerden gayri, hiçbir şeyle münasebeti, tanışması yoktur. Hayatsız bir dağ dahi olsa yetimdir, tek başınadır. Lâkin, mesela “Arı” gibi küçük bir cisim, hayat ona düştüğünde, birden görünsünki; bütün kâinatla münasebetleri ve enva’larıyla ticaretleri ve alış verişleri başlıyor. Hatta o canlı şeyin, bu vaziyetiyle hakkıdırki desin “mekânım olan içinde yaşadığım kâinat, benim mülküm gibidir.” Hususan hayat, hayvanî hayata intikal ile terakki edince, bir görürsün ki; o şey duyğularıyla alemlerde cevalan etmeye ve kâinatın etrafında tasarrüf eylemeye başlıyor. Öyleki o zihayat, canlı mahlukla enva-i kâinat arasında bir ihtisas, yani birbirlerinin lisanından anlama, alışveriş ve sevgi husûsiyeti hasıl oluyor. Hele hususiyle hayat, insan hayatı tabakasına yükseldiğinde, görürsünki;

Yükleniyor...