seyrinin çeşitli silsilelerinin borularında sarkıtılan ve boğumlarında mündemiç bulunan nimetlerdir ki; ayet:
وَكُنْتُمْ اَمْوَاتًا فَاَحْيَاكُمْ ثُمَّ
يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
diyerek, o boğumlu ve budaklı ve birbirine bağlı ve müretteb borularından ni’met salkımları sarkıtmış olan âcib silsileye işaret etmektedir. Şimdi bizde o ukdelerin halli için “beş mesele” yi temhid ve tesviye edeceğiz. (Hazırlayıp düzenliyeceğiz.)
İRİNCİ MESELE:
وَكُنْتُمْ اَمْوَاتًا
hakkındadır.
Bilmiş ol ki: İnsan, cesedi itibariyle; alemde münteşir, yayılmış camid zerreler halinde iken, (yani: henüz cesedde toplanmamış dağınık zerreler olarak bulunurlarken) birden görürsün ki; o zerreler mahsûs bir kanun ve muayyen bir nizam ile bir intizamın kanunu altına girer anasıra dahil olurlar. Sonra bu zerreler, unsurlar aleminde mütesettir, saklı ve sâkit bir halde bulunurlarken, birden görürsünki; bir kasd ve bir hikmeti îma eder bir tarzda muayyen bir düstûr ve bir intizam ile anasır aleminden çıkarak, mevalid alemine girerler. (Yani kimyevî bir imtizac ile unsurların birleşimi ve karışımları neticeside su, buhar ve diğer masnuatı doğuran bir vaziyete gireler.) Sonra bakıyoruz; Mevalid Aleminde de bu zerreler mütefekkir bir halde sâkin-sâkin durmuşlarken, birden acib bir tarz ile bölükleşerek –mesela– nutfe denilen bir suya dönüşürler. Sonrada, birbirine eklemli ve müteselsil inkilablarla “alaka”ya, sonra “mudğa”ya, sonra et ve kemik vaziyetine ve hakeza.. ilh.. ye tahavvül ederler.
İşte bütün bu inkilablı tavırlar gerçi, her birisi bir evvelki tavra göre daha mükemmeldir. Lâkin yine ölü
{ İhsan Kasım es- Salihî’nin tab’ettirdiği son şekil Arabî İşarat-ül İ’caz’ın şurasının dipnotunda: “Lahikına nisbeten ölüdür” ibaresini koymuşsada, mehazını vermemiştir. –Mütercim–}
ve cansız sayılırlar.
7- Eğer desen: Ölüm, hayatın yok olması, sona ermesidir. Halbuki onlarda (yani: O ölü zerrelerde –Abdülmecid–) hayat yoktur ki, zeval bulup sona ersin?!
وَكُنْتُمْ اَمْوَاتًا فَاَحْيَاكُمْ ثُمَّ
يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
diyerek, o boğumlu ve budaklı ve birbirine bağlı ve müretteb borularından ni’met salkımları sarkıtmış olan âcib silsileye işaret etmektedir. Şimdi bizde o ukdelerin halli için “beş mesele” yi temhid ve tesviye edeceğiz. (Hazırlayıp düzenliyeceğiz.)
İRİNCİ MESELE:
وَكُنْتُمْ اَمْوَاتًا
hakkındadır.
Bilmiş ol ki: İnsan, cesedi itibariyle; alemde münteşir, yayılmış camid zerreler halinde iken, (yani: henüz cesedde toplanmamış dağınık zerreler olarak bulunurlarken) birden görürsün ki; o zerreler mahsûs bir kanun ve muayyen bir nizam ile bir intizamın kanunu altına girer anasıra dahil olurlar. Sonra bu zerreler, unsurlar aleminde mütesettir, saklı ve sâkit bir halde bulunurlarken, birden görürsünki; bir kasd ve bir hikmeti îma eder bir tarzda muayyen bir düstûr ve bir intizam ile anasır aleminden çıkarak, mevalid alemine girerler. (Yani kimyevî bir imtizac ile unsurların birleşimi ve karışımları neticeside su, buhar ve diğer masnuatı doğuran bir vaziyete gireler.) Sonra bakıyoruz; Mevalid Aleminde de bu zerreler mütefekkir bir halde sâkin-sâkin durmuşlarken, birden acib bir tarz ile bölükleşerek –mesela– nutfe denilen bir suya dönüşürler. Sonrada, birbirine eklemli ve müteselsil inkilablarla “alaka”ya, sonra “mudğa”ya, sonra et ve kemik vaziyetine ve hakeza.. ilh.. ye tahavvül ederler.
İşte bütün bu inkilablı tavırlar gerçi, her birisi bir evvelki tavra göre daha mükemmeldir. Lâkin yine ölü
{ İhsan Kasım es- Salihî’nin tab’ettirdiği son şekil Arabî İşarat-ül İ’caz’ın şurasının dipnotunda: “Lahikına nisbeten ölüdür” ibaresini koymuşsada, mehazını vermemiştir. –Mütercim–}
ve cansız sayılırlar.
7- Eğer desen: Ölüm, hayatın yok olması, sona ermesidir. Halbuki onlarda (yani: O ölü zerrelerde –Abdülmecid–) hayat yoktur ki, zeval bulup sona ersin?!
Yükleniyor...