كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللّٰهِ وَكُنْتُمْ اَمْوَاتًا فَاَحْيَاكُمْ
ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Bakara/28
Ey aziz bilmiş ol ki: Şu ayetin dahi “üç çeşit” nazm ve diziliş vechi vardır:
irinci vecih: Ayetin mecmû-u meali sabık ayetle olan nazımıdır. Buna göre bilesinki: o ayetlerde Cenab-ı Hak teâla vaktaki insanları kendine ibadet etmeye; ve kendisine (veya ibadetin hakikatına) iktikad getirmeye davet eyledi. Ve akaid ve ahkâmaların delillerine icmalen işaret ederek usullarını da zikreyledi. Bu ayette ise, gelecek ve bu ayete lahik olup eklenecek “üç lahikalar”la birlikte o usullere bakan ve delilleri içine alan in’metleri sayarak; o akaid ve ahkâmın delillerini getirmiş, serdeylemiştir. Sonra bu ayette işaret edilmiş olan en büyük ni’metin “Hayat” olduğunu.. Ve bundan sonra gelecek ikinci ayette işaret edilen en büyük ni’metlerden birisi de; semavat ve zeminin tanzim edilmesiyle ancak mümkin olabilen hayatın kemali olan “Beka” olduğunu.. Ve sonra gelen üçüncü ayette ifade edilen büyük nimetlerden birisi de; kâinatın içinde ve bütün mahlukatın üstünde “beşerin tafdili ve tekrimi” (yani insan oğlunun faziletliliği ve kerimliliği) olduğunu.. ve sonra dördüncü ayette beyan edilmiş olan en azim nimetlerden biriside “beşere ilmi ta’lim eylemek” olduğunu hatırlatarak, ibadeti akaid ve ahkamın delillerini serdeyleyip göz önüne sermiştir. İşte bütün bu nimetler ise, nimetin suretine nazaran “Delil-ül İnayet vel-gayet”
{(1, 2): Delilül-in ayet vel-gayet ile, Delil-i ihtira’ının daha güzel izahları, Asar-ı Bediiye, 2. baskı Nokta Risalesi Kısmı, sh: 50 ve 51 dedir. –Mütercim–}
olduğu gibi; ibadetin sebeb ve illetinin de delilleridirler. Evet, akıllarda Cenab-ı Mün’im-i Hakîkinin in’amlarına karşı şükreylemek vacib; ve nimetlerini inkar ve küfran ise, haram olduğunu hissettiriyor. Lâkin hakikata nazaran olsa; mebde’ ve maâd’ın vucüduna (yani dünyaya gönderiliş ve ahirette
ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Bakara/28
Ey aziz bilmiş ol ki: Şu ayetin dahi “üç çeşit” nazm ve diziliş vechi vardır:
irinci vecih: Ayetin mecmû-u meali sabık ayetle olan nazımıdır. Buna göre bilesinki: o ayetlerde Cenab-ı Hak teâla vaktaki insanları kendine ibadet etmeye; ve kendisine (veya ibadetin hakikatına) iktikad getirmeye davet eyledi. Ve akaid ve ahkâmaların delillerine icmalen işaret ederek usullarını da zikreyledi. Bu ayette ise, gelecek ve bu ayete lahik olup eklenecek “üç lahikalar”la birlikte o usullere bakan ve delilleri içine alan in’metleri sayarak; o akaid ve ahkâmın delillerini getirmiş, serdeylemiştir. Sonra bu ayette işaret edilmiş olan en büyük ni’metin “Hayat” olduğunu.. Ve bundan sonra gelecek ikinci ayette işaret edilen en büyük ni’metlerden birisi de; semavat ve zeminin tanzim edilmesiyle ancak mümkin olabilen hayatın kemali olan “Beka” olduğunu.. Ve sonra gelen üçüncü ayette ifade edilen büyük nimetlerden birisi de; kâinatın içinde ve bütün mahlukatın üstünde “beşerin tafdili ve tekrimi” (yani insan oğlunun faziletliliği ve kerimliliği) olduğunu.. ve sonra dördüncü ayette beyan edilmiş olan en azim nimetlerden biriside “beşere ilmi ta’lim eylemek” olduğunu hatırlatarak, ibadeti akaid ve ahkamın delillerini serdeyleyip göz önüne sermiştir. İşte bütün bu nimetler ise, nimetin suretine nazaran “Delil-ül İnayet vel-gayet”
{(1, 2): Delilül-in ayet vel-gayet ile, Delil-i ihtira’ının daha güzel izahları, Asar-ı Bediiye, 2. baskı Nokta Risalesi Kısmı, sh: 50 ve 51 dedir. –Mütercim–}
olduğu gibi; ibadetin sebeb ve illetinin de delilleridirler. Evet, akıllarda Cenab-ı Mün’im-i Hakîkinin in’amlarına karşı şükreylemek vacib; ve nimetlerini inkar ve küfran ise, haram olduğunu hissettiriyor. Lâkin hakikata nazaran olsa; mebde’ ve maâd’ın vucüduna (yani dünyaya gönderiliş ve ahirette
Yükleniyor...