iki kefesinde birer dağ bulunsa, ceviz gibi küçük ve hafif bir şeyin bir tarafına ila2ve edilmesiyle müteessir olduğu misillü nizam ve mizan gibi,sair şeylerde bunun gibidirler.
Amma
اُولٰ ِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
cümlesi ise, bilki: Burada ibarenin hakkı:
هُمُ خَاسِرُونَ فيِالْهِدَايَةَ بِهِ
dir. Yani: Onlar fesad ve bozukluk yüzünden, hidayette zarar ve hasarete uğradılar. Demek ki
اُولٰ ِكَ
ile beraber
هُمْ
lafzıda kullanılması ve
الْخَاسِرُونَ خصز هُمْ
yi tarif etme vaziyeti ve hasaret edenleri itlak eyleyip umumîlikte bırakması şu gelen bir takım nükteler içindir.
İşte
اُولٰ ِكَ
nin getirilmesi, hissedilen (bilinen, görülen şey) şeyin hazır bulundurulması (istihzar) içindir. Öyle ise
اُولٰ ِكَ
den müstefad olan ihzar, hazıra getirme hali ise, işaret eder ki; dinleyici olan kimse, fasıkların habis ve pis hallerini işittiği zaman, onlara karşı bir hiddet ve kalbinde onlardan nefret duyması gerek.. İşte bu dinleyicimiz nefretini tatmin etmek, öfke ve hiddetini gidermek için, ister ki; hasarette batmış o şahısları kendi hayali önünde hazır bulndursun da, vahim akibetle burun buruna gelmiş olan hallerini müşahade eylesin.Hem
اُولٰ ِكَ
deki mahsusiyet (hissedilmişlik dahi, fasıkların rezil evsafına işarettirki, bu vasıfları, (hasarette batma vasfı) o derece kabarmış ve çoğalmış ki; adeta nefret hissinin gözü önünde cisimleşmiş, hatta neredeyse elle tutulur hale gelmiştir. Bu işarettende aleyhlerindeki hükmün (hâsirlardır diye olan hükmün) illeti de giriftar oldukları hasaretin kendisi olduğuna îma etmektedir. (Yani o derece bilerek ve istiyerek bu hasarete girmişlerdir ki, sebeb ve illeti hasaretin kendisi olmuş.)
Amma
اُولٰ ِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
cümlesi ise, bilki: Burada ibarenin hakkı:
هُمُ خَاسِرُونَ فيِالْهِدَايَةَ بِهِ
dir. Yani: Onlar fesad ve bozukluk yüzünden, hidayette zarar ve hasarete uğradılar. Demek ki
اُولٰ ِكَ
ile beraber
هُمْ
lafzıda kullanılması ve
الْخَاسِرُونَ خصز هُمْ
yi tarif etme vaziyeti ve hasaret edenleri itlak eyleyip umumîlikte bırakması şu gelen bir takım nükteler içindir.
İşte
اُولٰ ِكَ
nin getirilmesi, hissedilen (bilinen, görülen şey) şeyin hazır bulundurulması (istihzar) içindir. Öyle ise
اُولٰ ِكَ
den müstefad olan ihzar, hazıra getirme hali ise, işaret eder ki; dinleyici olan kimse, fasıkların habis ve pis hallerini işittiği zaman, onlara karşı bir hiddet ve kalbinde onlardan nefret duyması gerek.. İşte bu dinleyicimiz nefretini tatmin etmek, öfke ve hiddetini gidermek için, ister ki; hasarette batmış o şahısları kendi hayali önünde hazır bulndursun da, vahim akibetle burun buruna gelmiş olan hallerini müşahade eylesin.Hem
اُولٰ ِكَ
deki mahsusiyet (hissedilmişlik dahi, fasıkların rezil evsafına işarettirki, bu vasıfları, (hasarette batma vasfı) o derece kabarmış ve çoğalmış ki; adeta nefret hissinin gözü önünde cisimleşmiş, hatta neredeyse elle tutulur hale gelmiştir. Bu işarettende aleyhlerindeki hükmün (hâsirlardır diye olan hükmün) illeti de giriftar oldukları hasaretin kendisi olduğuna îma etmektedir. (Yani o derece bilerek ve istiyerek bu hasarete girmişlerdir ki, sebeb ve illeti hasaretin kendisi olmuş.)
Yükleniyor...