FATİHA SÛRESİ



Mühim not:

Fatiha sûresinin iman noktasında kelimâtının ma’na tercümeleri için “Onbeşinci Şuâ” olan “ELHÜC-CET-ÜZ ZEHRA” risalesinin birinci makamının ikinci kısmına dikkatle bakılsa, çok daha nuranî faidelere medar olabilir.

Mütercim

اَلْحَمْدُ

Kelimesi.. Bu kelimenin kendi makabliyle (yani besmeledeki

اَلرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

isimleriyle münasebeti bağlantısı ve diziliş vechi şöyledir ki: Vakta, “Rahman” ve “Rahim” isimleri ayrı ayrı ve çeşit çeşit ni’metlere delalet edip gösterdiler. Elbette arkalarında hamd ve şükr’ün takip eylemesi vacip olmuş oldu. Hem sonra,

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ

kelamı, Kur’an’ın dört sûresinin başında

{ Bu sûreler: (Enâm, Kehf, Sebe’ ve Fatır) sûreleridir. EMütercimM}

tekrarlanması ile, bu kelimelerin her birisi bulunduğu makama göre, asıl ve kök olan ni’metlerden birisine –daha– çok bakmaktadırlar. O asıl nimetler

{Meşhur İmam Ebu İshak-ı İsferayinî “Hâşiyet-üş Şihab âla Suret-il En’am” adlı eserinde bu sûrelerin başlarındaki

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ

ın her birisi ayrı ayrı büyük ve temel nimetlere baktığını kaydetmiştir. (Bk.: Aynı eser C.4, Sh. 2) S. Yüksel}


ise: “Neşe-i Ulaya” (Halk ve icadla dünyaya gönderiliş) ve içindeki bakiliğe (Dünyada kaldığı müddet... hayatın levazımatını i’ta eylemek) ve “Neşe-i uhra”ya (öldükten sonra, yeniden diriltilip haşr oluş) ve ondan sonraki bekaya (Ebed-ül âbad olan AHİRET hayatıyla bakîlik içinde ömür sürmek) ni’metlerine de nâzırdırlar.

Yükleniyor...