Amma
النَّارَ
diye ateşin vasfını “Şu ateş!...” diye tarif eylemesi ise, ahd içindir. Yani bu ateşki, Adem Aleyhisselamdan bu ana kadar beşerin ezhanında –Peygamberlerden işitilerek– istikrar bulmuş olan ahdedilmişliğinin vasfıdır. (Yani, umum peygamberler Cehennemden ve onun ateşinden bahsederek, şirkin ve küfrün ve inkârın cezası o ateş olacağını Allahtan aldıkları ahde uyarak bildirmişlerdir.)
Amma
فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي
de, ateşin
اَلَّتِي
nin mevsulesi ile tavsif eylemesi ki, mevsulenin (bitiştirme edatının) şe'ni, bahsini ettiği şey'in önceden malum olmuş olması lazım. İşte bunun sebebi ise, bu ayetten evvel nazil olmuş olan
نَرًا وَقُودُهَالنَّسُ وَالْحِجَرَةُ
/ Tahrim 6) ayetidir ki, muhataplarda onu evvelce işitmişlerdir. Öyle ise, mevsuliyet tam yerindedir.
Amma
وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ
den garaz ve maksad ise, –üstte bahsi geçtiği üzere– terhib içindir. Terhip ise, korkutmakla ve şiddetli göstermekle te'kid edilir. Buna göre ayet, evvela
النَّاسُ
lafzıyla, tehville korkuttu.. Nasıl ki bununla sarsmıştıda... Sonra
اَلْحِجَارَةُ
ile o terhib ve korkutmayı daha da şiddetlendirdi. Aynı zamanda
اَلْحِجَارَةُ
tehdidi ile başınada kakımıştı. Yani şöyleki: “Sizin menfaat beklediğiniz o sanemler, putlar, şimdi sizin daha çok azaplandırılmanız için alet ve vasıtalar olmuşlardır” diye lisan-ı haliyle söylemektedir.
النَّارَ
diye ateşin vasfını “Şu ateş!...” diye tarif eylemesi ise, ahd içindir. Yani bu ateşki, Adem Aleyhisselamdan bu ana kadar beşerin ezhanında –Peygamberlerden işitilerek– istikrar bulmuş olan ahdedilmişliğinin vasfıdır. (Yani, umum peygamberler Cehennemden ve onun ateşinden bahsederek, şirkin ve küfrün ve inkârın cezası o ateş olacağını Allahtan aldıkları ahde uyarak bildirmişlerdir.)
Amma
فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي
de, ateşin
اَلَّتِي
nin mevsulesi ile tavsif eylemesi ki, mevsulenin (bitiştirme edatının) şe'ni, bahsini ettiği şey'in önceden malum olmuş olması lazım. İşte bunun sebebi ise, bu ayetten evvel nazil olmuş olan
نَرًا وَقُودُهَالنَّسُ وَالْحِجَرَةُ
/ Tahrim 6) ayetidir ki, muhataplarda onu evvelce işitmişlerdir. Öyle ise, mevsuliyet tam yerindedir.
Amma
وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ
den garaz ve maksad ise, –üstte bahsi geçtiği üzere– terhib içindir. Terhip ise, korkutmakla ve şiddetli göstermekle te'kid edilir. Buna göre ayet, evvela
النَّاسُ
lafzıyla, tehville korkuttu.. Nasıl ki bununla sarsmıştıda... Sonra
اَلْحِجَارَةُ
ile o terhib ve korkutmayı daha da şiddetlendirdi. Aynı zamanda
اَلْحِجَارَةُ
tehdidi ile başınada kakımıştı. Yani şöyleki: “Sizin menfaat beklediğiniz o sanemler, putlar, şimdi sizin daha çok azaplandırılmanız için alet ve vasıtalar olmuşlardır” diye lisan-ı haliyle söylemektedir.
Yükleniyor...