�çüncü Vecih: Kur'an-ı Mu'cizül Beyan
وَلَنْ تَفْعَلُوا
hükmü ile hasımlarına hitaben gûya der ki: “Sizler fasahat'ın emîrleri iken, insanlar da sizin bu fasahat ve belağatınıza şiddetle muhtaç bulundukları halde, Kur'an'a karşı muaraza yolunda en ufak bir misil de getirmeği baş
aramadınız, yapamadınız ise; elbette sair beşer ve başka insanlar hiç bir zaman yapamaz ve yapamayacaklardır. Hem
وَلَنْ تَفْعَلُوا
hükmünde şöyle bir işaret de vardır ki; Kur'an'ın semere ve neticesi olan İslâmiyetin dahi nazîrini, benzerini getirmeye mazî zamanı muktedir olamadığı gibi; müstakbel de mislini getirmekten aciz kalacaktır.
Amma
فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ
ayet bölümünün nazm ve dizilişine gelince, bilki: “
اِنْ لَمْ تَفْعَلُوا
” cümlesini “
فَاتَّقُوا
”nin takipeylemesi zevk-i belağatta şu gelecek mukadder cümleleri iktiza eyler, ister. İşte:
“Eğer Kur'an'a karşı muârâzayı yapamadı iseniz, yapamayacaksınız da. Bu vaziyette zahir olan odur ki; Kur’an mu’cizdir. Öyle ise, Allah'ın kelamıdır. Öyle ise, sizin ona iman etmeniz ve emirlerine uyup imtisal etmeniz üzerinizde vâciptir, zarûrîdir..” Kur'an'ın emirlerinden birisi olan “Ey insanlar! Ateşten, cehennemden korunmanız için Allah'a kulluk yapıp, ibadet etmeniz gerekmekte. Öyle ise, takvada bulununuz ki; ateşten korunasınız!” İşte, şu mezkûr ma'naları tazammun eyleyen bu cümle ile, Kur'an onu îcaz ederek âciz bırakmıştır.
Amma
الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ
nın nazmı ise, bil ki:
فَاتَّقُوا
(İttika ediniz, korkup çekininiz!) dan maksad, terhib eylemektir. Terhib'in mânâsı ise, ancak tevhil ve teşdid ile (yani korkunç olabilecek akibeti bildirerek şiddetli terhib içinde zecr ve korkutmakla) te'kid eylemekten ibarettir. Buna göre, Kur'anö
وَقُودُهَا النَّاسُ
cümlesiyle (yani, Cehennemin yakıtı, odunu insanlarla taşlardır.) tehvil eyleyerek şiddetle korkutmuştur.
وَلَنْ تَفْعَلُوا
hükmü ile hasımlarına hitaben gûya der ki: “Sizler fasahat'ın emîrleri iken, insanlar da sizin bu fasahat ve belağatınıza şiddetle muhtaç bulundukları halde, Kur'an'a karşı muaraza yolunda en ufak bir misil de getirmeği baş
aramadınız, yapamadınız ise; elbette sair beşer ve başka insanlar hiç bir zaman yapamaz ve yapamayacaklardır. Hem
وَلَنْ تَفْعَلُوا
hükmünde şöyle bir işaret de vardır ki; Kur'an'ın semere ve neticesi olan İslâmiyetin dahi nazîrini, benzerini getirmeye mazî zamanı muktedir olamadığı gibi; müstakbel de mislini getirmekten aciz kalacaktır.
Amma
فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ
ayet bölümünün nazm ve dizilişine gelince, bilki: “
اِنْ لَمْ تَفْعَلُوا
” cümlesini “
فَاتَّقُوا
”nin takipeylemesi zevk-i belağatta şu gelecek mukadder cümleleri iktiza eyler, ister. İşte:
“Eğer Kur'an'a karşı muârâzayı yapamadı iseniz, yapamayacaksınız da. Bu vaziyette zahir olan odur ki; Kur’an mu’cizdir. Öyle ise, Allah'ın kelamıdır. Öyle ise, sizin ona iman etmeniz ve emirlerine uyup imtisal etmeniz üzerinizde vâciptir, zarûrîdir..” Kur'an'ın emirlerinden birisi olan “Ey insanlar! Ateşten, cehennemden korunmanız için Allah'a kulluk yapıp, ibadet etmeniz gerekmekte. Öyle ise, takvada bulununuz ki; ateşten korunasınız!” İşte, şu mezkûr ma'naları tazammun eyleyen bu cümle ile, Kur'an onu îcaz ederek âciz bırakmıştır.
Amma
الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ
nın nazmı ise, bil ki:
فَاتَّقُوا
(İttika ediniz, korkup çekininiz!) dan maksad, terhib eylemektir. Terhib'in mânâsı ise, ancak tevhil ve teşdid ile (yani korkunç olabilecek akibeti bildirerek şiddetli terhib içinde zecr ve korkutmakla) te'kid eylemekten ibarettir. Buna göre, Kur'anö
وَقُودُهَا النَّاسُ
cümlesiyle (yani, Cehennemin yakıtı, odunu insanlarla taşlardır.) tehvil eyleyerek şiddetle korkutmuştur.
Yükleniyor...